Bölüm 190 : Ritüel rezonans

Ork kabilelerini kendi ulusuna asimile etme arzusu, bunun getirebileceği olasılıkları düşündükçe Michael'da daha da güçlendi. Onlar onun vatandaşları olursa, yeteneklerini uyandırabilir ve ardından becerilerini ve manaya olan yakınlıklarını geliştirebilirdi. Şu anda, onların [Sugar Rush] yeteneği sadece toprak elementli büyülerinin gücünü artırıyordu, ancak bu yeteneği ele geçirebilirse, Michael onu tüm elementleri güçlendirebilecek daha gelişmiş bir versiyona yükseltebileceğinden emindi! Bunu rezonans ritüeliyle birleştirirse, Orklar inanılmaz derecede güvenilir bir güvenlik kaynağı haline gelebilirlerdi. "Çikolata nasıl?" diye sordu Michael, ancak cevaplarını duymasına gerek yoktu. Mutlu yüzleri ve daha fazla çikolata isteme arzusu, Michael'ın onların bağımlı olduğunu anlaması için fazlasıyla yeterliydi. Meğer Orklar oldukça tatlı düşkündü. Çikolata, kutsal kakao çekirdeklerinden yapılmış olsun ya da olmasın, onları bağımlı hale getirecek bir şeydi. En sevdikleri yiyeceğin, vücutlarındaki gizli gücü de aktive edebilmesi, çok şanslı bir tesadüf oldu. My Virtual Library Empire'dan daha fazla içeriğin tadını çıkarın Her Ork çiğ Kakao çekirdeklerini yemekten nefret ederdi, hatta bazıları ihtiyaçları olsa bile güçlerini artırmamak için tamamen tüketmekten vazgeçerdi. Ancak bu çikolata ile Orklar, kabilelerinin gördükleri tüm çikolatayı hemen tüketeceklerini biliyorlardı. "Sen gerçekten Toprak Tanrıçasının kutsanmış oğlusun!" Orcanine Ork, hayranlıkla parlayan gözlerle Michael'a dedi. Michael, bu ani bağlılık gösterisine biraz şaşırdı. "Ne?" "Şefimiz, Reborn'un sahibinin Toprak Tanrıçası'nın kutsanmış oğlu olduğunu söyledi! Onun öğrencisi öyle söyledi!" Michael'ın ayaklarının altındaki gölge bunu duyunca titredi. Elbette Michael bunu fark etti ve bunun Fudge'ın oyunlarından biri olduğunu hemen anladı. "Her neyse, çikolata yemek ve beyzbol oynamak istiyorsanız, sizden tek bir ricam var." Orklar Michael'a baktı ve diz çökerek, ondan ne isterse yapmaya hazır olduklarını gösterdi. "Dragonborn'larıma yardım eder misiniz?" İki Ork, Michael'ın ne demek istediğini anlamadan birbirlerine baktılar. … … … Birkaç dakika sonra, herkes Neo Orcus'taki açık alandaki dövüş salonunda toplandı. Burası Agnes'in Dragonbornlar ve Rebornianlara Fiziksel Sanatlar büyülerini öğrettiği yerdi. "Efendim insan... bizden ne yapmamızı istersiniz?" Michael, beyzbol kıyafetlerini çıkarıp savaş kıyafetlerini giymiş olan Dragonborn'ları işaret etti. Karşılarında, Montgomery'nin korumaları da çok daha uygun kıyafetler giymişti. "Onlar yeteneklerini geliştirirken siz de rezonans ritüelinizi yapın," dedi onlara. "Bunu yaparsanız, çabalarınızın karşılığında size daha fazla çikolata ve Neo Orcus'un tüm olanaklarından ücretsiz yararlanma hakkı vereceğim. Yani istediğiniz kadar beyzbol oynayabilirsiniz." Orklar Michael'a bakakaldılar. "Bu zor olacak mı?" diye sordu onlara. Antrenmanlar birkaç saat sürüyordu, bu yüzden Orkların ritüellerini gerçekleştirmek için o kadar dayanıklılıkları olup olmadığını bilmiyordu. "Hayır, hayır, efendim insan! Toprak Tanrıçası bedenlerimizi, ona bir hafta boyunca durmadan şükranlarımızı sunacak kadar enerjiye sahip olacak şekilde yarattı! Ama... bu gerçekten bu kadar kolay mı?" Değerli çikolataların biraz daha fazla çaba gerektireceğini düşünmüşlerdi. "Sizin için kolaysa, evet. Oh, ve çalışırken bunları takmalısınız," dedi Michael, bir dizi taşınabilir mikrofonu vücutlarına takarken. Bunlar yan taraftaki hoparlörlere doğrudan bağlıydı. "...um..." "..UM!.." Hoparlör, Orcanine'in sesini yüksek sesle taklit etti ve ikisini de korkuttu. Michael onlara korkacak bir şey olmadığını ve bunların sadece rezonans ritüelinin etkisini artırmak için kullanılan Mithril Artifact hoparlörleri olduğunu söyledi. Tabii ki Orklar bunların hiçbirinden haberdar değildi. Ama Michael'a yeterince güveniyorlardı ve bunu yapmaya karar verdiler. Bu sırada, dövüş sahasında Jaku bir kez daha Agnes ile karşı karşıya geldi. Bu sefer her gün antrenman yaptıkları için Jaku artık eskisi gibi acemi değildi. Ancak, ünlü Montgomery savaş hizmetçisine karşı hala galip gelemiyordu. İkisi silahlarını çarpıştırırken, Michael Orklara ritüellerine başlamaları için işaret verdi. "BU! TO! TO!" "RA! TA! TA!" Çikolatadan bir ısırık aldıklarında çığlıkları çok daha şiddetli oldu. Güçlenen vücutlarıyla, ritüel performansları çok daha gürültülü ve şiddetli hale geldi. Sadece bu da değil, sesleri Mithril hoparlörlere iletilerek etkisi kat kat arttı! Farklı sesler çıkaran yumrukların ve tellerin çarpışmasıyla oluşan rezonans havada birleşince, dövüş alanındaki herkes heyecandan kanlarının kaynadığını hissetti. Vücutlarındaki adrenalin, sanki gerçek bir savaştaymışlar gibi hissettirdi, hayat memat meselesi gibi. Agnes bile, sanki yüzlerce düşmanla karşı karşıya kaldığı çocukluk günlerine geri dönmüş gibi, ensesindeki tüylerin diken diken olduğunu hissetti. Reborn şirketinin her şeyinin ne kadar absürt olduğuna gülmekten başka bir şey yapamadı. Bu tür bir atmosfer, bir savaşçının duyularını keskinleştirmesi ve deneyim kazanması için mükemmel bir ortamdı. Korku ve heyecandan kanlarının kaynamasını hissetmek, Fiziksel Sanatlar kullanıcısının gücünü artırmak için gerçek bir gübre gibiydi. Bu yüzden birçok asker ve savaşçı savaş zamanlarında kendini gösterirken, barış zamanlarında durgunlaşıyordu. Gerçek bir tehdit olmadığı için bedenlerini gelişmeye zorlayacak bir şey olmadığından, bir kişinin gelişimini pratik yoluyla teşvik etmek zordu. Ama şimdi, Michael ve şirketi savaşın doğasında var olan risk olmadan aynı etkiyi yaratmanın bir yolunu bulmuştu. Vücudundaki mana, aşağıdan gelen Toprak manasını emmeye başlayınca çalkalanmaya başladı. Toprak mana çekirdeği olmasa da, Toprak manası ortamdaki Ateş manasını da beraberinde alarak vücuduna çekti. Öne baktığında, Jaku'nun gözlerinde bir rahatlama hissetti ve vücudu çok daha gevşemiş görünüyordu. Başardı. Bu kadar kolay.