Bölüm 191

"Bay Ye, Netheria'da iftira suçunun ne kadar ağır olduğunu biliyorsunuzdur." Keith, adamın gözlerinin içine bakarak sakin bir şekilde konuştu. "Gerçekse iftira değildir." Ye Tian kendinden emin bir şekilde söyledi. "Bunu kanıtım olmadan mı söylüyorum sanıyorsunuz? Mahkemede görüşürüz Demiliore, bana iftira davası açabilirsiniz." "Öyleyse neden bu etkinlikte duyurdun?" diye merakla sordu. "Çünkü dünyanın senin gerçek yüzünü görmesini istiyorum, Demiliore. Prens olarak görülen senin, masum insanları öldüren ve çaresiz kızlara tecavüz eden kötü bir insan olduğunu dünyanın bilmesini istiyorum! Ayesha'ya ne yaptığını biliyorum ve sekreterin Nana'ya ne yaptığını da biliyorum!" Ye Tian, orada bulunan tüm insanlara iyice bakmak için döndü ve ardından Qingyue'nin yanında oturan ve yüzünde derin bir kaş çatma olan Nana'ya baktı. "Sekreterinle nasıl tanıştığını bize anlatır mısın, Demiliore? Onunla tam olarak ne tür bir ilişkin var?" Keith sorusuna cevap vermedi ve Ye Tian'a bakmaya devam etti. "Bu kadar mı? Cevap vermeyecek misin? En azından adını temize çıkarmaya çalışırsın diye düşünmüştüm." Çinli adam alaycı bir gülümseme attı. "Beni yine hayal kırıklığına uğrattın, Bay Ye." Keith içini çekip başını salladıktan sonra adamı görmezden gelerek sekreterine dönüp gülümsedi. "Nana, buraya gel lütfen." Krem rengi pantolon takım giyen kız, onun sözlerini hemen anladı ve yanına yürüdü. Keith, herkesin önünde kızın dudaklarından bir öpücük aldı. "Onunla ilişkimizi merak ediyorsunuz, değil mi? O benim sevgilim, metresim ve aynı zamanda sekreterim. Bu, Sameran'ın üst kademelerindeki herkesin bildiği bir şey." Sakin bir şekilde söyledi ve bazı konuklar onun sözlerine başlarını salladı. "Nasıl tanıştığımıza gelince, neden bunu senin çocukça iftira oyununa sürüklediğin kişiye sormuyorsun, Bay Ye?" Biraz gergin olan kıza gülümsedi ve konuşması için onu teşvik etti. "Herkese iyi akşamlar. Birinin beni kendi kötü amaçları için kullanmaya çalışması çok üzücü, ama Keith bu adamın sorusuna cevap vermemi ve hepinizle nasıl tanıştığımızı anlatmamı istediği için bunu yapacağım. Öncelikle şunu söyleyeyim, Keith lise yıllarından beri, o benim bir üstümken, ona hayranlık duyuyordum. İlk kez konuştuğumuzda, cesaretimi toplayıp İngilizce öğretmenimin ofisindeki dosyalardan numarasını bulmuştum ve onu aramıştım. Evet, bazılarınız bu davranışımı hoş bulmayabilir, ama ben ona aşık olan aptal bir kızdım. Ona ne söyleyeceğimi bilemedim ve telefonu açtığında hemen kapattım. Beni geri aradığında, onun numarasını nasıl aldığımı heyecanla anlattım, bu onu çok eğlendirdi. O, kırılmayacak kadar nazikti ve o günden sonra ara sıra mesajlaşsak da, çoğunlukla akademik konularda yardımını istiyordum. Dürüst olmak gerekirse, onunla konuşmak için bir bahane arıyordum. Geçmişteki olayları hatırlarken yüzünde hafif bir gülümseme vardı. "O yılın sonlarında annem hastalandı ve tedavisi için çok paraya ihtiyacımız vardı. Ne yapacağımı bilemedim ve ondan yardım istedim, o da yine nazikçe yardımını teklif etti. Aptallık ya da ne derseniz deyin, ama o gün benimle buluşmak için restorana geldiğinde, ona hislerimi itiraf ettim ve bencilce onu öptüm. Ye Bey'i istiyorsanız, Keith adına bana taciz davası açabilirsiniz, madem ki yabancılar için adalet peşinde koşan iyi bir adam gibi davranmak istiyorsunuz." Gülümsedi ve sonra Ye Tian'a gözlerini kısarak baktı. "Bana tecavüz etmedi, Ye Bey. Artık özel hayatımda kimseyi şımartmayacağım, ama onun beni önemsediğini ve aramızda dürüst bir ilişki olduğunu bilin. Lütfen saçma sapan konuşmaktan ve masum insanları çocukça oyunlarınıza karıştırmaktan vazgeçin." Ye Tian, Nana'nın sözlerini dinlerken yüzünde bir kaş çatma belirdi. Bu kızın Keith'e o kadar aşık olduğunu ve böyle bir hikaye uydururunu düşünmemişti. Hikayede hiçbir boşluk yoktu. Nana'nın yıllar önce olanlar hakkında yalan söylemediğini bilmiyordu. Evet, bazı bilgileri saklamıştı, ama hikayede çok fazla değişiklik yapmamıştı. Salonda bulunan konuklar, Nana'nın her şeyi ne kadar iyi idare ettiğine hayran kalmıştı. Onu Amelia'nın sekreteri olarak etkinliklere eşlik ederken görmüşlerdi ve çoğu, onun Keith tarafından yetiştirilen bir çiçek olduğunu düşünmüştü, ama görünüşe göre onu hafife almışlardı. Oldukça kendinden emin ve insanları yerlerine koyabilen biriydi. Ye Tian'ın yüzündeki çirkin ifadeyi gören Keith, tekrar iç geçirdi ve mikrofonu almadan önce Nana'nın sırtını okşadı. "Artık bana karşı yanlış bir suçlamada bulunduğuna karar verdik, neden sekreterimden özür dilemiyorsun, Bay Ye?" Hafifçe gülümsedi. "Açık konuşacağım, kadınlara saygısızlık edilmesini hoş gören bir adam değilim. Ve sen henüz dersini almamış gibisin. Dün sınıf arkadaşlarımızın önünde yaptıkların ve söylediklerin için Qingyue'ye hala bir özür borçlu olduğunu hatırlatabilir miyim?" Ye Tian, Keith'in sözlerini duyunca kahkahayı patlattı, onu alay etmek istedi, ama sonunda herkes ona sanki beyninde bir tahtası eksikmiş gibi bakarken kendini gülünç duruma düşürdü. "Ve sırf ben saygısız ve utanmaz bir kıza özür dilemedim diye, şirketimi hedef aldın ve hakkımda o olumsuz haberleri yaydın! Biraz fazla kindar değil misin, Demiliore?!" Ye Tian'ın son sözlerinin ardından salonda şaşkın bir sessizlik oldu ve Lin Houtian ve Lin Zihan bile bu adamın yanlarında durmasından utanç duydu. Qingyue'nin yüzü derin bir kaş çatışıyla bozulmuştu ve onu tanıyanlar, muhteşem gözlerinde parıldayan öfkeyi görebiliyordu. "Olumsuz haberler mi?" Herkesin sürprizine, Rebecca öne çıktı ve Ye Tian'a hafifçe gülümsedi. "Lin Group of Industries'in %20 hissesinin size verildiği haberleri yanlış mı, Bay Ye? Bugün burada konunun gerçeğini bilen bazı hükümet yetkililerinin de olduğunu biliyorsunuz, değil mi?" Sözleri Ye Tian'ın gülümsemesini dondu ve farkında olmadan yüzü biraz çirkinleşen Zihan'a baktı, sonra tekrar sahneye döndü. "Nişanlınız cinayet ve tecavüz suçlamasıyla mahkemeye çıkarılınca yüzünüzde hala o gülümseme olacak mı, Bayan Grayson?" "O benim nişanlım değil, Bay Ye. O benim kocam." diye düzeltti. "Bu konuyu mahkemeye taşıyacaksanız, umarım bunu gerçekten yaparsınız ve kocamı karalamak için aptalca bir girişim değildir. Size güvence veriyorum, Bay Ye, gülümsemeye devam edeceğim, çünkü kocamı sizin saçma sözlerinize inanmayacak kadar iyi tanıyorum." Gözlerini ona dikti ve herkes onun kızgın olduğunu hissedebiliyordu. "Ben de sizin ne tür bir adam olduğunuzu ve gerçek yüzünüzü biliyorum Bay Ye. Bir üstünüzün emrine itaatsizlik edip bir meslektaşınıza zarar verdiğiniz için ordudan atılmak üzere olan rezil bir asker. Size sadece süresiz uzaklaştırma cezası verildi çünkü sizi eğiten efendiniz tüm bağlantılarını ve imkanlarını kullanarak sizi kurtardı. Neden son altı yıldır nerede olduğunu ve ellerinde ne kadar kan olduğunu herkese söylemiyorsun? Bu gece burada bulunan herkese gerçek mesleğini açıkla, Bay Ye." Onun sözleri, herkesin yüzünde şaşkın bir ifadeyle Ye Tian'ın yönüne bakmasına neden oldu. Ancak Rebecca onunla henüz işini bitirmemişti. "İlk suçunu işlediğinde sadece on bir yaşındaydın. Sana saygısızlık yaptığı için bir adamın gözünü bıçakladın. Öyle değil mi, Bay Ye?" Ona alaycı bir gülümsemeyle baktı. "Yetimhanede büyümüş ve her zaman başını belaya sokan bir yetim. Sen hep sorunlu bir çocuktun, değil mi Bay Ye? On dört yaşındayken, müdürün tarafından bir genelevde yakalandığın için yetimhaneden atılmak üzereydin." Konuşmaya devam ederken gözleri daha da soğudu. "Ve sen daha iyi bir adam olmayı hiç öğrenmemiş bir çocuksun. Karşı cinse saygın yok ve küstah gözlerin her zaman bir sonraki kurbanını açgözlülükle arıyor." Alaycı bir gülümsemeyle ekledi. "Sadece iki ay önce, bir mankene yardım istediği için onunla yatmasını zorladın." Ye Tian, Rebecca'nın kendisi hakkında bu kadar çok şeyi nasıl bildiğine inanamadı ve sözleri onu yine şaşkına çevirdi. "Qingyue'ye saygısızlık ettin, çocukluk arkadaşın Ayesha'yı taciz ettin, kolunda izler bıraktın ve bugün Nana'yı da bu saçmalığa bulaştırdın. Yaptıklarının suçlusu sensin, Bay Ye. Kendin hakkında ne düşünürsen düşün, kafanda ne hayal edersen et, benim gördüğüm ve çoğu insanın gördüğü, kıskandığı kişinin sahip olduğu tüm niteliklerden yoksun olduğunu kabul edemeyen güvensiz bir adam." Onu azarladı. "Sen saygıdeğer bir adam değilsin ve ellerinde kan varken adalet hakkında konuşabilecek bir adam değilsin. Qingyue ve Ayesha, arzuladığın iki kadın Keith'e ait olduğu gerçeğini kabul edemeyen aptal ve barbar bir adamsın. Öyle değil mi?" Onu açıkça alay etti ve yüzünün kızardığını görünce parlak bir gülümsemeyle baktı. "Ne, Bay Ye? Hayatımı sonlandırmayı mı düşünüyorsunuz? Bir insanın hayatını almak, sizin gerçekten iyi olduğunuz bir şey. Muhtemelen ikinci en iyi yeteneğinizdir, ilki ise daha önce hiç görülmemiş derecede acınası olmaktır." Rebecca'nın sözlerini dinleyen herkes şaşkına döndü. Grayson ailesinin her zaman zarif hanımefendisinin bu kadar acımasız sözler sarf edebileceğini hiç düşünmemişlerdi. Ancak Rebecca'nın sözlerinin ima ettiği şey hakkında fısıltılar başlamadan önce, Rebecca'nın korumalara işaret ettiğini ve salonun kapısının açıldığını gördüler. Federal Polis rozetleri takan siyah üniformalı memurlar da dahil olmak üzere düzinelerce polis salona girip Ye Tian'ı çevreledi ve Çinli adama silahlarını doğrultarak herkesi uzaklaşmaya çağırdı. "Paralı asker Ye Tian, namı diğer Kurt Dişi, Jun Gouzo'yu öldürmek suçundan tutuklusun!" Bir polis memuru öne çıkıp şaşkın adama tutuklama emrini gösterdi. "Tutuklanmaya direnme..." Ye Tian tutuklanmaya direnmeyince Keith hayal kırıklığına uğradı. Olan biten her şeyden sonra çok şaşkındı. Salondaki herkes sessizdi, olanlara hala inanamıyordu ve kısa süre sonra Jun Gouzo'nun ölümüne ilişkin son haberleri görenler fısıltılarla konuşmaya başladı. Bir adamın, katili maskesini çıkarırken güldüğü bir video dolaşıyordu. Bunlar Jun Gouzo'nun hayatının son anlarıydı ve öldürüldüğü odada gizli bir kamera olduğu anlaşılıyordu. Kısa bir klipti, ama olanları kanıtlamak için fazlasıyla yeterliydi. Keith, sarışın gelini ona dönüp sırıttığında gülümsemeden edemedi. Ye Tian'ı bu kadar ayrıntılı bir şekilde araştırmasına şaşırmış olsa da, şok olmamıştı. Düşmanları için çok tehlikeli biriydi ve bu gece olan her şey, dün gece yaptığı planın bir parçasıydı.