Bölüm 1569 : Klişe

"Sorgulamak mı? Neden bahsediyorsun?" Kaemon, çekirgelerin arasında ilerleyen siyah şövalyeye bakarak sordu. "Klonları, çevreyi keşfetmeleri ve Abaddon hakkında daha fazla bilgi edinmeleri için kaleden gönderdim," diye açıkladı Lex. "Gizlice ayrıldılar ve bilmeni isterim ki, gizlilik konusunda çok iyi değilim ama yine de oldukça etkiliyim. Her şey yolunda gidiyordu, ta ki o kara şövalyeyle karşılaşana kadar. Tüm klonlarım farklı bölgelerde olsalar da, o kara şövalye birkaç saniye içinde hepsini buldu. Ruhumun özel olduğu hakkında bir şeyler söyledi. Klonlarım aracılığıyla ruhuma ulaşamadığı için, gerçek bedenimi bulmak için buraya geldiğinden eminim. Ne yazık ki, gerçek bedenim klonlarım kadar zayıf değil, buradaki diğer herkesin de kolay lokma olmadığını söylememe gerek yok." Kaemon, şövalyeye bakarken yüzü ciddi bir ifadeye büründü. "Eğer o şey konuştuysa, Chimeralar ile aynı güç seviyesinde bir yerde olmalı. Çok dikkatli olmalısın - Chimeralar kendi seviyelerinde neredeyse yok edilemezler. Daha önce hiç şövalye görmediğim için, Chimeralardan daha güçlü olma ihtimali bile var." Lex hemen cevap vermedi ve Luthor'un Lex'in talimatlarını Z'ye iletmesini bekledi. Lex, zihninin bir köşesinde, Luthor'a Cehennem yaratma konusunda elde ettiği ipucunu sorması gerektiğini hatırladı, ama şimdi bunun zamanı değildi. "Kaemon, insanlarla çok deneyimin var mı?" diye sordu sonunda, Lex'in bakışları şövalyeye kilitlendi. "Onları diğer ırklara kıyasla özel kılan şeyin ne olduğunu biliyor musun?" Kaemon kaşlarını çattı ve düşündü. Aslında, insanlarla tek etkileşimi Reaving Dread'dekilerle olmuştu. Canavarlara veya diğer ırklara kıyasla, insanlar o kadar dayanıklı ve güçlü değillerdi, doğuştan gelen birçok yetenek veya özel beceriye sahip değillerdi. Ortalamanın üzerinde zekaları ve uyum yetenekleri dışında, onlara dair onu gerçekten etkileyen hiçbir şey yoktu. "Hayır, pek değil," dedi. "Bu içgüdü," diye açıkladı Lex. "Çok etkileyici gelmeyebilir, ama insanlar diğer ırklara göre daha güçlü bir içgüdüye sahiptir. Sadece, Kozmik Yükseliş Spektrumunda nispeten düşük konumumuz nedeniyle içgüdülerimiz zayıflamış ve eğitilmesi gerekiyor. Ama yeterince eğitildiğinde, neredeyse kehanet gibi etkili oluyor." "Yani içgüdüleriniz size o şeyin ne kadar tehlikeli olduğunu mu söylüyor?" diye sordu Kaemon. "Son derece tehlikeli," diye doğruladı Lex. "Çekirgelere kıyasla, kat kat daha güçlü. Aslında, Z'nin tek başına bununla başa çıkabileceğinden emin değilim. Ama Z'nin tüm gücünü kullanması üzerinden uzun zaman geçti. Biraz kaslarını esnetmesi ona iyi gelecektir." Aslında Lex, Z'nin şövalyeyle başa çıkabileceğini düşünmüyordu. Ama bir sorun çıktığında Lex'in müdahale edeceği düşünülürse, bu Z'nin savaş yeteneklerini geliştirmesi için mükemmel bir fırsat olacaktı. Hatta bazı eski miraslar da almıştı ve bunları uygulamaya koymazsa, yeteneklerinin mutlak sınırına asla ulaşamayacaktı. "Z'nin kendisinin de oldukça güçlü içgüdüleri olması gerektiği gerçeği de var. Bu, işleri daha ilginç hale getirmeli. Ve başlamadan önce, bunu ciddiye almadığımı düşünme. Bunu çok ciddiye alıyorum. Kısa süre sonra anlayacaksın." Daha fazla açıklama yapmadan Lex, Z'ye doğru döndü. Rahat görünüyor olmasına rağmen, Lex tüm dikkatini Z'ye vermişti. Herhangi bir şey olursa, Lex anında ona ışınlanabileceği gibi, Z'nin etrafına uzaktan koruyucu bariyerler de kurabilirdi. Koruyucu bariyerlerden bahsetmişken, Lex savunma konusundaki bilgisini geliştirmek için aktif olarak çaba göstermeyeli uzun zaman olmuştu. Seviyesi yükseldikçe Regal Embrace'den elde ettiği tüm ilerlemeyi kaybetmemek için bir klonunu bu konu üzerinde meditasyon yapması gerekiyordu. Bu arada Z, surların üzerinde durmuş, savunmayı son derece verimli bir şekilde koordine ediyordu. Saldırıların uzak mesafelerden yapılmaması ve nişan almak için zaman kaybedilmemesi için çekirgelerin surlara yaklaşmasına izin verdi. Ayrıca çekirgeleri uzak tutmak için en az enerjiyi kullanarak, savunmalarını kesintisiz olarak onlarca yıl sürdürebilmelerini sağladı! Ancak savunma hattını yeni kurmuşken, Luthor ona bir değişiklik olduğunu bildirdi. Z uzağa baktı ve siyah zırhlı şövalyeyi gördüğünde zihni uğuldadı. Lex, Kaemon ve hatta Luthor, şövalyeyi gördüklerinde hiçbir tepki göstermediler, çünkü hepsi sayısız deneme ve sıkıntıya katlanmış, çok deneyimli uygulayıcılardı. Öte yandan Z, sert bir eğitimden geçip büyük bir sorumluluk üstlenmiş olmasına rağmen, bu üçüyle aynı düzeyde deneyime sahip değildi. Bu nedenle, düşmanın görüntüsü, onun hazırlıklı olmadığı bir ruhsal saldırı gibiydi. Lex, Z'nin şövalyeyle savaşmasını istiyordu, çünkü onun insan kralından aldığı mirası geliştirmesi için onu zorlamak istiyordu, ancak Lex'in hesaba katmadığı şey, Z'nin anime ile büyümüş biri olduğuydu. Çoğu anime kahramanı kılıç kullanmazdı, ama kralın mirası kılıçlarla ilgiliydi! Bu nedenle, Z'nin yaptığı tek şey, bu mirastan ilham alarak kendi becerilerini yaratmaktı. Baton bir kez daha Z'nin elinde belirdi. Epik bir dövüş için sahne hazırlamak, verimli bir şekilde dövüşmekle pek uyuşmuyordu, ama aynı zamanda kendini tutmayı da göze alamazdı. Sonuçta, Z Lex'in niyetini çoktan anlamıştı. Onu Abaddon'a, bu garip, terk edilmiş yere, gizli bir görevi yerine getirmek ve sayısız düşmanla savaşmak için mi getirmişti? Tüm evrenden gizlenmiş sırları keşfetmek için mi? Evreni kapsayan ve bildiğimiz tüm yaşamı yok etme tehdidi oluşturan bir komployu ortaya çıkarmak için mi? Lütfen, bu Lex'in bulabileceği en klişe senaryoydu. Bunların hepsi sadece bir bahaneydi. Aslında, Z, Lex'in bu yerde görevini nasıl tamamlayacağını zaten bildiğinden emindi, ancak bunu açıklamıyordu çünkü bu, Z'nin sayısız güçlü düşmanla arka arkaya karşılaşacağı eğitim sürecinin sadece başlangıcıydı. Durum böyleyken, sınırlarını aşıp mevcut gücünü geçemezse, Lex'in ona daha fazla mağaza yönetmesini söyleyeceğinden korkuyordu! Bunu asla yapmazdı! Z'nin müziğinin ritmiyle kanyonun temelleri sallanırken, o sopasını havada savurarak çekirgeleri ezip püre haline getirdi. Ancak şövalye hayatta kalmıştı, çünkü elbette hayatta kalacaktı. "Eğitim dönemi başlasın," diye fısıldadı.