Bölüm 233 : Beni etkile! İnsan ve demi ülkesinde öğrendiklerini göster bana!

"...Bilmiyor musun...?" Raeshka ona bakarak kaşlarını çattı. Bir süre sonra yüzünde bir gülümseme belirdi ve "İnsan ve demi ülkesinde neler yaşadığını anlat bana. Onlar hakkında hikayeler dinlemek istiyorum." dedi. Souta, Raeshka'nın tavrının oyundaki gibi aynı olduğunu görünce rahat bir nefes aldı. Buradan ayrılmak için ne yapması gerektiğini biliyordu. Sadece bir sonraki hamlesinde dikkatli olması gerekiyordu. Sonuçta, bu yerde ölmek istemiyordu. Raeshka'ya yaşadıklarını yavaşça anlattı. Jimmy ile tanıştığı andan Ebedi İmparatorluk'a vardığı ana kadar. Souta, yaşadıklarını sabırla anlattı. Hikayesinden sadece sistemi gibi birkaç şeyi çıkardı. "Oh..." Raeshka, hikayesini ilgiyle dinledi. İnsan krallıklarında yaşayan bir canavarın hikayesi oldukça ilginçti. Souta, canavar olarak fark edilmeden insanlar ve demi'ler arasında yaşayan ilk canavar idi. Tabii, Souta'nın görünüşü, insanların ve demi'lerin onu canavar olarak görmemesinde büyük bir faktördü. Yüz yapısı bir goblin'den çok bir insana benziyordu. Üçüncü evrimine ulaştığında görünüşü artık önemli olmayacaktı. En iyi feram'ını sonsuza kadar saklayamayacaktı. Güçlü ve duyarlı insanlar, vücudunda en iyi feram'ı olduğunda bunu fark edebileceklerdi. Souta hikâyesini bitirmesi iki saatten fazla sürdü. Raeshka'ya macerasının ayrıntılarını bile anlattı. Yolculuğunda yaşadığı her şeyi anlattı. "Oh? Yani güçlü olduğunu söylüyorsun ama ben bunu göremiyorum." Raeshka, Souta'ya bakarak sordu. Kafası karışmış bir şekilde başını hafifçe eğdi. Souta'dan hiçbir şey hissetmemesine rağmen neden güçlü olduğunu söylediğini anlayamıyordu. "Tabii ki, senin için zayıfım," dedi Souta, çaresiz bir ifadeyle omuzlarını silkerken. İkinci evrim ne kadar güçlü olursa olsun, bir canavar lorduyla karşılaştırıldığında hala zayıftı. Souta dördüncü evrim aşamasında olsa bile, Raeshka'nın önünde hala bir böcek gibiydi. İkinci evrim ile dördüncü evrim arasında onun için pek bir fark yoktu. Hepsini kolayca ezip geçebilirdi. "Ama... Buradaki ikinci evrim canavarları arasında beni yenebilecek kimse yok bence." Souta, onun tepkisine bakarak kendinden emin bir şekilde söyledi. "Öyle mi? O kadar kendinden emin misin? Eğer söylediklerin doğruysa, gerçekten bazı yeteneklere sahipsin. Evrim geçirebilen bir canavarın vücuduna sahipsin ve aynı zamanda insanların ve yarı tanrıların becerilerine ve yeteneklerine de sahipsin." Raeshka'nın yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. Çenesini eline dayadı ve ekledi: "İnsanlarla ve yarı tanrılarla yaşayan bir canavarın ne kadar güçlü olduğunu görelim. Gördüğüm kadarıyla bu canavarların hepsi zayıf." O, evcil hayvan eğiticilerine boyun eğen canavarlardan bahsediyordu. Tarih boyunca hiçbir evcil hayvan eğitmeni bir canavar lordu sahibi olamamıştı, bu yüzden ona göre bu canavarların hepsi zayıftı. Canavar lordu altında her şey zayıftı. Oyundaki ilahi evcil hayvan eğitmeni bile bir canavar lordu sahibi değildi. İlahi evcil hayvan eğitmeni sadece birkaç beşinci evrim canavarına sahipti. Souta'nın oyunda sahip olduğu dokuz başlı hidra da beşinci evrim canavarıydı. Başlangıçta dördüncü evrim canavarıydı ama hidra yolculukları boyunca evrim geçirdi. "Ya bu sefer bir canavar lordu evcilleştirirsem?" Souta, Raeshka'ya bakarken aklına bir soru geldi. Belki Yuko'yu bir canavar lordu evrimleştirebilirdi, ama sorun, evcilleştiricilik hakkında fazla bilgisi olmamasıydı. En azından oyunda evcil hayvanını beşinci evrim aşamasına evrimleştirme deneyimi vardı. Kafasını salladı ve bu düşünceleri aklının bir köşesine attı. Mevcut gücüyle başaramayacağı şeyleri düşünmenin bir anlamı yoktu. "Dövüş becerilerime ve tecrübeme son derece güveniyorum," dedi Souta ona. Normal bir ikinci evrim canavarı kolayca yenebileceğinden emindi ama nadir ve güçlü ikinci evrim canavarları için Souta yaralanmadan kazanabileceğinden emin değildi. Bu yerin canavarlarıyla savaşmanın büyük bir riski vardı. Vücutları bu yerin kaynakları kullanılarak sınırlarına kadar güçlendirilmişti, bu yüzden yüzeydeki canavarlardan çok daha güçlüydüler. "Gücüne güveniyorsun. İnsanlar ve demi'ler kendilerine güvenir ve kibirlidir. Onlar da sana aynı tavrı takınman için seni etkilemişler." Raeshka, Souta'dan gözlerini ayırıp arkasındaki canavarlara bakarak yavaşça konuştu. "En güçlü ikinci evrim aşamasındaki canavarları çağır. Sıkıcı hayatlarımızı renklendirmek için bir dövüş şöleni düzenleyeceğim." Dördüncü evrim canavarı onun sözlerine boyun eğip başını salladı. Souta, Raeshka'nın merakını gidermesi gerektiğini bildiği için derin bir nefes aldı. Etrafına bakındı ve "Tamam, herkesle dövüşürüm ama şu anki durumumda sana gerçek gücümü gösteremeyeceğimi düşünüyorum." dedi. "Oh, öyle mi? Anlattıklarına göre, bir canavar iksiri içerek mana havuzuna zarar vermişsin." Raeshka, onun hikâyesini hatırlayarak haykırdı. "Vücudun o tür bir güce sahip olmaması gerekirken en iyi feramın gücünü ödünç aldığın için başına bu geldi. İkinci evrim aşamasındaki bir canavarın en iyi ferama sahip olması için henüz çok erken olduğunu biliyorsun, etkisini zaten bildiğin halde neden aldın?" "Şey, bazı koşullar nedeniyle almak zorunda kaldım. Sana daha önce ölmek istemediğimi söylemiştim. Bu felaketten kurtulmak için ödemem gereken küçük bir bedel." Souta ciddi bir ifadeyle cevap verdi. Ona deneyimlerini anlatırken yalan söylemiyordu. "Hahaha, ne komik bir adam var burada!" Raeshka aniden karnını tutarak yüksek sesle güldü. "Bana yalan söyleme. O insanlara ve demi'lere bağlandın. Kendini korumak için değil, onları korumak için savaştın. Hikayenden, onlara yakın olduğunu hissedebiliyorum. Kolayca kaçabilirdin ama kaçmadın. O insanlarla neden savaştığını içten içe biliyorsun." Souta, onun sözlerini duyunca kafasını karıştırarak eğdi. O kavgalardan kaçabilirdi ama kaçmadı. Görev ödülleri için savaşmış ve riske girmişti. Başından beri böyle düşünmüştü ama Ladros şehrindeki hayatına bağlanmaya başlamış gibi görünüyordu. İlk başta anlamamıştı ama o şiddetli savaştan sonra sınıf arkadaşlarının iyi olduğunu görünce mutlu olmuştu. Souta avucuna baktı ve düşündü, 'Onları korumak için mi savaştım? Korumak mı? Ben bu tür şeylere uygun değilim. Hala yoluma çıkan insanları yok etmeyi tercih ederim. "Kabul et artık, senin gibi bir canavar insanlarla ve demi'lerle birlikte yaşamak istedi. İçinde bir yerlerde, gerçek kimliğinle ilgili sorun yaşamamak için onların gibi bir insan ya da demi olmak istiyorsun." Raeshka, Souta'nın ifadesine bakarak yüzünde hafif bir gülümsemeyle dedi. "Hayır, sadece insan ve demi'lerin ülkesinde bir canavar olarak yaşamak oldukça rahatsız ediciydi. Bilirsin, kimse benim bir canavar olduğumu keşfedemesin diye her hareketime dikkat etmem gerekiyordu." Souta omzunu silkti ve avucunu açarak başını salladı. Hala diğer insanlar için savaştığı düşüncesini reddediyordu. "Kabul edemediğini anlıyorum..." Raeshka, onun gözlerinin içine bakarak derin bir sesle söyledi. Sonra başını salladı ve "Önemli değil, bir gün gelecek ve söylediklerimi anlayacaksın." dedi. "Bir gün anlayacağım...?" Souta, başını hafifçe çevirip arkasında sessizce duran Yuko'ya bakarak alçak sesle mırıldandı. Yuko, onun sözlerini dinliyor gibiydi. Arkasındaki kapı açıldı ve dördüncü evrim canavarı odaya girdi. Canavar başını eğdi ve "Efendim, ikinci evrim aşamasındaki tüm canavarları çağırdım. Bu yerdeki en güçlü canavarlar onlar." dedi. "Anlıyorum... Aferin." Raeshka gülümsedi ve adamının raporunu dinledikten sonra ayağa kalktı. Souta'ya bakarak, "Onlar burada! Sana bir canavar lordu önünde kendini gösterme şansı vereceğim! Beni etkile! İnsan ve yarı insan ülkesinde öğrendiklerini göster bana!" dedi. Sesindeki heyecanı gizleyemedi. Souta gibi bilinmeyen bir değişkenden gelecek bir hareket görmek istiyordu. "Gidelim! Uzun zamandır ilk kez ilginç şeyler göreceğiz!" Raeshka, Souta'nın yanından geçerek odadan çıktı ve bu sözleri bırakarak gitti. Souta onun sırtına baktı ve iç geçirdi. Sonra derin bir nefes aldı ve mırıldandı, "Sanırım buradaki canavarı yok etmekten başka seçeneğim yok. Onlara bir savaş büyücüsünün gücünü göstereceğim. Sana güveniyorum, Yuko."