Bölüm 614 : Bir planın var mı?

"Sen Herms'i öldüren kişi olmalısın." Aniden, adam yüzünü Astaria'ya çevirdi ve konuştu. Hâlâ kendi düşüncelerine dalmış olan Astaria, adamın kendisine dönmesiyle şaşırdı. Vücudunu saran baskının daha da ağırlaştığını fark etti. Ancak kendi Manasını kullanarak bu baskıyı ortadan kaldırdı ve gözlerinde en ufak bir korku belirtisi olmadan adamın gözlerine baktı. "O zayıftı." Cevap verdi. Kimseyi öldürmek için hiçbir gerekçeye ihtiyacı yoktu. "Heeeh?" Onun cevabını duyan adam gülümsemeden edemedi. "Zayıftı, ha?" Adam mırıldandı. Aniden, Nux Astaria'nın yanına yaklaştı. Hiçbir şey söylemese de niyeti açıktı. Savaşa hazırdı. Bir şey olursa, Astaria ile birlikte savaşacaktı. "Eh, yanılmıyorsun, oldukça zayıftı." Aniden, adam güldü. Sonra Roone'a baktı ve başını salladı. "Aynı şey bu adam için de geçerli, o da zayıftı." Sonra adam kaşlarını çattı. "Ama ona savaş teçhizatımı verdiğimi hatırlıyorum, o varken nasıl kaybetti? Ve en önemlisi, savaş teçhizatım nerede?" Adam Nux'a bakarak sordu. Sanki bu soruyu sormak sadece bir formaliteymiş gibi, Nux'un savaş teçhizatını yanında taşıdığını biliyordu. Nux gözlerini kısarak savaşa hazırlandı. Bu adama savaş teçhizatını vermesi mümkün değildi. Zaten yeterince korkutucuydu. Eğer savaş teçhizatını da alırsa, işler daha da karmaşık hale gelirdi. Sanki Nux'un aklını okumuş gibi, adam gülümsedi ve başını salladı. "Savaş teçhizatı olmadan da seni öldürebileceğimi biliyorsun, değil mi?" "…" Nux hiçbir şey söylemedi. '[Blink Fault] işe yarar mı?' Aniden, Nux Ember'in sesini duydu. "Neredesin?" Nux panik bir ses tonuyla sordu. O hariç her şey. Kadınları buraya gelmemeliydi. Ne olursa olsun. Bunu doğrudan söylemek istemiyordu, ama şu anki güçleriyle, onlar bir zayıflık haline gelirdi. "Merak etme, oraya gelmeyeceğiz. En azından şimdilik." Ember, Nux'un ne düşündüğünü biliyordu ve öfkeyle yumruğunu sıkmaktan kendini alamadı. Zayıf haline kızgındı. Diğer kadınlar da aynıydı. Onlar da Nawdren'in Aurasını hissetmişlerdi. Hepsi imparatorun karşısında çaresizdi, imparatorları alt edebilecek birine kıyasla Karıncalar gibiydi. Hiçbir kadın bu durumda Nux'a saldırmak kadar aptal değildi, bunun durumu daha da kötüleştireceğini biliyorlardı. Aynı zamanda, hiçbiri kaçmaya da karar vermedi. Daha önce de belirtildiği gibi, gerektiğinde yardım etmeyi planladıkları için değil, hiçbir şey yapamayacakları için, sadece dikkat çekmek istemedikleri için orada kaldılar. Nawdren'in algısının ne kadar güçlü olduğunu kimse bilmiyordu. Hepsinin kaçtığını fark ederse, peşlerinden gidebilirdi ve bu da Nux için işleri zorlaştırırdı. "Öyleyse sorun yok." Nux rahat bir nefes aldı. "Her neyse, peki ya [Blink Fault] işe yarar mı?" Ember tekrar sordu. Nux, yüzünde kayıtsız bir ifadeyle burnunu karıştıran Nawdren'e bir göz attı ve başını salladı. "Bilmiyorum... ama tahmin etmek gerekirse... O zaman işe yarayacağını sanmıyorum..." "... Ember ve diğer kadınların yüzleri ciddileşti. "Sen... bir planın var mı?" Ember sordu. "... Nux hiçbir şey söylemedi. Kadınlar sessizleşti. Thyra Amaya'ya döndü, ancak bu sefer o da başını salladı. Aynı şey Riona için de geçerliydi. Onun da bir çıkışı yoktu. "Haahh! Bu sıkıcı olmaya başladı." Aniden, Nawdren iç geçirdi. Sonra, rahat beden dili değişti ve Nux ile Astaria'ya baktı. "Siz ikiniz benim adamlarımı öldürdünüz, bu kabul edilemez. Teslim olun, bu ikisini değiştirin, krallıklarınızı bana teslim edin, ben de sizi yaşatayım. Ne dersiniz?" "Hayal kurmaya devam et." Astaria cevap verdi. Bu cevabı duyunca Nawdren'in gülümsemesi genişledi. "Beklediğim gibi. Sizler bu iki zayıf piçten çok daha eğlencelisiniz! Hahaha! Bu kesinlikle..." Adam cümlesini tamamlayamadan, Nux onun önüne çıkıp saldırdı. Ancak, Nux'un şokuna, adam sadece parmağı ve başparmağıyla kılıcını tuttu ve ona bir bakış attı. "Oldukça cesursun, az önce titrediğin halinin tam tersi. Seni takdir ediyorum..." Nawdren cümlesini tamamlayamadan, geri çekildi. Durduğu yerden büyük bir çivi fırladı. Meraklı bir ifadeyle sivri çiviye baktı ve merak etmeye başladı. "Oldukça ilginç bir yeteneğin var, bu 8 Yıldızlı bir yetenek mi? Ama böyle bir şeye nasıl sahip oldun? Evlat, sen gerçekten cesaret dolu birisin..." Astaria, Nawdren'in arkasında belirdi ve o da saldırdı. Hem o hem de Nux, onun saçmalıklarını dinleyecek havada değillerdi. Sadece Nux savaşırken saçmalama hakkına sahipti, diğerleri sadece sinir bozucuydu. Nawdren'in kolayca görmezden gelebileceği Nux'un saldırısından farklı olarak, Astaria farklıydı. Güçlü olmasına rağmen, Nawdren Astaria'nın yanında biraz dikkatli olmak zorundaydı, onun saldırısından hızla kaçtı. Nux ise diğer kılıcıyla tekrar saldırdı. Nawdren, elinde tuttuğu Nux'un kılıcıyla diğer kılıcı engelledi, ancak Nux bunu zaten bekliyordu, iki kılıcını da bıraktı ve bu fırsatı Nawdren'in yüzüne tekme atmak için kullandı. *Bam* Ancak Nux'un sürprizine, saldırısı mükemmel bir şekilde isabet etmesine rağmen tekmesi Nawdren'e hiçbir hasar vermedi. "Bunu yapmamalıydın bo-" Nawdren onu uyarmak üzereydi, ancak Astaria bu fırsatı değerlendirip boynuna nişan aldı ve onu kesin olarak kafasını koparmaya çalıştı. Nawdren kıl payı kaçtı. Nux tekrar saldırırken, ellerinde iki yeni kılıç belirdi. Astaria ve Nux, Nawdren gibi birini bile zor durumda bırakacak kadar korkutucu bir takım çalışması sergiledi. "Sizi lanet olası haşereler! Az önce sabırlı davranıyordum." Aniden, Nawdren'in etrafındaki aura değişti. Artık gerçekten sinirlenmişti. Aniden bulunduğu yerden kayboldu ve Nux'un arkasında belirdi. "Nux!!!" Astaria endişeyle bağırdı. "!!!" Nux'un gözleri şaşkınlıkla büyüdü. Hızla [Ayna]'yı etkinleştirerek Nawdren'in saldırısını engelledi. Ancak Nawdren daha hızlıydı, yumruğu isabet etti ve *Çat* Nux'un omurgası kırıldı. "AAagggggghhhhhh!"