Bölüm 46 : Kesin bir hata!

Tüm kurtları öldürdükten sonra, takımın her üyesi bir hançer çıkardı ve cesetleri derisini yüzmeye başladı, ardından eti, kürkü ve dişleri sakladı. Ellerinin ne kadar hızlı hareket ettiğinden, çok deneyimli oldukları belliydi. "Bir tank, bir savaşçı, bir nişancı ve bir suikastçı, mükemmel bir RPG takımı." Nux içinden övgüyle bahsetti. "Ellerinizi kaldırın! Fazla vaktimiz yok; çok fazla kan döküldü. Çabuk yıkayın ve buradan gidelim." Takım lideri, tüm ganimetleri aldıktan sonra emir verdi. Takımın geri kalanı başını salladı ve 5 dakika içinde oradan ayrıldılar. Sanki işaret almış gibi, bölgede dört adet 2 yıldızlı canavar belirdi. Nux şaşkınlık ve hayranlıkla kaşlarını kaldırdı. 'Kahretsin, işte buna deneyim denir.' Sonra gülümsedi ve canavarların gitmesini bekledi. … Su rezervlerini doldurduktan sonra Nux da bölgeden ayrıldı. Bu seferki hedefi canavar avlamak değildi; o gün yeterince canavar öldürmüştü. Hedefi, birlikte takım kurabileceği insanlar bulmaktı. Az önce, parmağını bile kıpırdatmadan 18 sistem puanı kazanmıştı. Bir gün boyunca canavar avlayarak sadece 50 sistem puanı topladığını belirtmek önemliydi. Takım kurabileceği insan sayısında bir sınır yoktu ve menzil 100 km uzunluğundaydı. Bulduğu gibi 10 takım daha bulup onlarla parti oluşturabilirse, kaç puan kazanırdı? Çok, çok fazla nokta! Bu yüzden parti sistemini mutlak bir hata olarak nitelendirdi! Çünkü öyleydiler! Heyecanla, diğer insanları aramak için vahşi doğada koştu. Akşam olduğu için, uzun süre dolaşamayacağını biliyordu. 1 başka grubu bulup gizlice parti yaptıktan sonra, güvenli bir alan buldu ve uzandı. … Ertesi gün, hevesli bir bakışla uyandı. Diğer insanları bulmak için yolculuğuna başladı. Tabii ki, bulabildiği yalnız 1 veya 2 yıldızlı canavarları tek vuruşta öldürme fırsatını kaçırmadı. Bunlar bedava sistem puanlarıydı; onları bırakmayacaktı. [Parti üyeniz Gage Uptone, 2 yıldızlı bir canavarı öldürdü] [Ödül: 2 sistem puanı] [Parti üyeniz Lynden Rake, 1 yıldızlı bir canavarı öldürdü] [Ödül: 1 sistem puanı] [Parti üyeniz Kenelm Brokee 1 yıldızlı bir canavarı öldürdü] [Ödül: 1 sistem puanı] … Öğleden sonra, 5 takımla daha parti kurmuştu. Bu 100 km'lik mesafenin, kendisi merkezde bir yarıçap gibi olduğunu fark etmişti. Doğru kullanıldığında, menzil yaklaşık 200 km'ye çıkıyordu. Nux, gelen çok sayıda bildirime çok sevindi, ancak kendini rehavete kaptırmaktan korktuğu için bu mesajları görmezden gelmeye karar verdi. Sanki düşüncelerini okumuş gibi, başka mesaj gelmedi. Kaşlarını çattı ve sistemini açarak sistem puanlarına baktı, puanlarının hala arttığını fark etti, sistemin cömert davranmaya karar verdiğini ve bu bildirimleri ondan sakladığını anladı. Nux bu düşünceye gülümsedi ve yeni puanlarını bulmaya devam etti. "Aaaah! Kimse yok mu? Kurtarın beni!" Nux etrafta dolaşırken bir çığlık duydu ve kaşlarını çattı. Sonra sesin geldiği yere koştu ve kendi yaşlarında bir çocuk buldu, yerde oturmuş, yanında yatan cesede bakarken gözleri dehşetle doluydu. Ceset hala seğiriyordu, bu da yakın zamanda öldüğünü gösteriyordu. Ayrıca, 8 adet iki yıldızlı kurt tarafından kuşatılmış iki adam gördü. Yaralarından, durumlarının kötü olduğu belliydi. "Onları kurtarmalı mıyım?" Nux bunu düşündü ve harekete geçmeye karar verdi. O soğukkanlı bir insan değildi, başını belaya sokmadan onları kurtarabiliyorsa, onlara yardım edecekti. Ayrıca, onlar gelecekteki puan sla-takım arkadaşları olacaktı, onların ölmesine izin vermeyecekti. Sonra Steps Of Gale'i etkinleştirdi ve bir kurdun arkasında belirdi, diğer kurdun saldırısına geçmeden önce tek bir vuruşla kafasını kesti. Muhafızlar, onun birdenbire ortaya çıkmasını görünce gözleri fal taşı gibi açıldı. Tüm becerileri başlangıç seviyesinde olan Nux, en üst düzey başlangıç seviyesindeki Kılıç becerisiyle birleştiğinde, bu kurtlarla tek başına başa çıkacak kadar güçlüydü ve iki muhafız da bazılarını tutarken, hiçbir sorun yaşamadan tüm kurtları hızla öldürdü. "Teşekkürler! Benim adım Wybert Longe, Sky Fall krallığının Markisi Longe'nin oğluyum," diye kendini tanıttı Wybert. Tabii ki, Nux, Ayırt Eden Gözü sayesinde bunu zaten biliyordu. "Bir markizin oğlu mu? Bu vahşi doğada ne işin var?" "Biraz savaş deneyimi kazanmak için buradayım... ama benim yüzümden birinin öleceğini beklemiyordum" Wybert, muhafızının cesedine bakarak üzgün bir ses tonuyla cevap verdi. "Sadece 3 muhafızla vahşi doğaya mı geldin?" diye sordu Nux şaşkınlıkla. "Hayır, daha fazla korumam var, sadece baş muhafız oradan gelen bir ses duydu ve birkaç adamı kontrol etmeye götürdü, sonra kurt sürüsü bize saldırdı ve bu oldu..." "Öyle mi?" Nux bunu duyunca kaşlarını kaldırdı. "Ah! Kurtarıcı Bey, hâlâ adınızı bilmiyorum." "Benim, Dio" Nux cevapladı. Marki'nin oğlunu korumakla görevli baş muhafız, bir ses duyduğu için oradan ayrılmış mıydı? Sadece bu da değil, o ayrıldıktan hemen sonra oğul bir kurt sürüsünün saldırısına uğramıştı. Bu şüpheli gelmiyorsa, Nux neyin şüpheli olduğunu bilmiyordu. Ona gerçek adını söylemesi mümkün değildi. "Oh, Bay Dio, neden bize katılmıyorsunuz?" "Ah, çok üzgünüm genç efendim, ama bu vahşi doğadan ayrılmak üzereyim, bu yüzden size katılamam, ama umarım güvenli ve doyurucu bir macera geçirirsiniz." Bunu söyleyerek Nux kaçtı.