Bölüm 1121 : Bir Peri Masalının Sonu [4. Bölüm]

Lux ve Luna, yüzlerinde gülümsemelerle birbirlerinin gözlerine bakarak dans ettiler. Adımları zarif ve uyumluydu, sanki deneyimli dansçılar gibiydi. İkisi de, Francesca'nın bir ay önce bu sahne için tuttuğu koreografdan dans dersleri almıştı. İkisi de şarkının biraz daha uzun sürmesini diledi, ama dileklerinin aksine şarkı kısa sürede sona erdi. Aniden, geceye bir çan sesi yankılandı ve Lux, partnerine üzgün bir şekilde baktı. Tek kelime etmeden sahneden ayrıldı ve aceleyle saray bahçesine koştu. Bir an tereddüt ettikten sonra Luna, onu yakalamak için neredeyse koşarak, yüzünde bir endişe iziyle peşinden gitti. Birkaç dakika sonra, prensi bahçenin ortasında, ay ışığının aydınlattığı yerde dururken buldu. "Veda etme zamanı geldi," dedi Lux, genç bayana dönerek. "Güzel zamanlardı." "Nereye gidiyorsun?" Luna acele adımlarla ona yaklaşırken sordu. "Çok uzak bir yere," diye cevapladı Lux. "Ben de gelebilir miyim?" Lux hüzünle gülümsedi ve Luna'ya sarıldı. Luna da ona sarıldı, sanki o anda onunla bir olmak istercesine tüm vücudunu ona bastırdı. İkisi hiçbir şey söylemeden, sadece sevgiyle birbirlerine sarıldılar. Bir dakika sonra, Yarı Elf isteksizce geri çekildi. "Nerede olursam olayım, seni her zaman düşüneceğimi bil," dedi Lux. Tam uzaklaşmak üzereyken Luna aniden elini tuttu ve onu yerinde tuttu. Sonra aralarındaki mesafeyi kapattı, ellerini Lux'un boynuna doladı ve parmak uçlarına yükseldi. Bir saniye sonra dudaklarını onun dudaklarına bastırarak öptü. "Seni bekleyeceğim," dedi Luna öpücükten çekildikten sonra. "Ne kadar uzun sürerse sürsün." "Geri dönemeyebilirim," diye cevapladı Lux. "O zaman bile bekleyecek misin?" "Evet. Yaşlanıp çürüsem bile seni bekleyeceğim," dedi Luna kararlı bir şekilde. "O yüzden, o olmadan dönsen iyi olur." Bunlar senaryoda yoktu, ikisi doğaçlama yapıyordu, ama sözlerinin ardındaki duygular Francesca'nın kalbinde yankı buldu. Bu sahneyi daha etkileyici hale getirmek için onlara doğaçlama yapmaları için yeşil ışık yakmıştı. İkisi birbirlerinin gözlerine bakarak, ayrılmak istemiyormuşçasına birbirlerine sıkıca sarıldılar. Lux başını eğip Luna'nın dudaklarına öpücük kondurdu, Luna da aynı şekilde karşılık verdi. İkili öpüştü, öpüştü ve öpüştü, sahnedeki erkek ve kadınları kıskandırdı. Sonunda, yarım dakikalık öpüşmenin ardından Lux geri çekildi ve Luna'ya kendinden emin bir gülümseme attı. "Hoşça kal, Mary," dedi Lux. "Bu anıyı kalbimde saklayacağım." Yarı Elf sonra dönüp uzaklaştı. Luna, yüzünden gözyaşları akarak onun arkasından baktı. Personel, onun oyunculuk yeteneğinden etkilenmişti, ama onun rol yapmadığını bilmiyorlardı. Gözyaşları kalbinden geliyordu çünkü Lux'un gece bitmeden hayatından gerçekten kaybolacağını biliyordu. Tam o anda, Francesca'nın sesi etrafta yankılandı. "Kes!" diye bağırdı Francesca. "İyi çekim!" Hollie hemen Luna'nın yanına gidip ona sarıldı. "Harikaydın!" dedi Hollie. "Aferin Luna. Gel, gözyaşlarını silelim." Güzel kadın, makyajının bozulmaması için Luna'nın gözyaşlarını kağıt mendille nazikçe silmeye başladı. Herkes onu tebrik etti, sahnenin sonucundan çok memnun olan Francesca da dahil. Luna onlara teşekkür ettikten sonra bakışları setin köşesinde, kollarını göğsünde kavuşturmuş duran Lux'a kaydı. Yarı Elf ona el salladı ve Luna, hissettiği üzüntüye rağmen ona el sallayarak karşılık verdi. "Tamam millet. Hadi gidip açık büfede karnımızı doyuralım!" Francesca emretti. "Özellikle o öpüşme sahnesini gördükten sonra biraz acıktım." Çekim ekibi güldü ve tek çekimde etkileyici bir sahne çeken Lux ve Luna'ya baktı. "Gelmeyecek misin?" Hollie, hala yerinde duran Luna'ya sordu. "Hayır," diye cevapladı Luna. "Müdür, artık gidebiliriz, değil mi?" Hollie genç bayana baktıktan sonra, kollarını göğsünde kavuşturmuş duvara yaslanmış Yarı Elf'e yöneldi. Bir şey fark etti ve başını salladı. "Al bunu," dedi Hollie, Luna'ya bir şey verip kulağına fısıldadı. "Her şeyi ölçülü yap, tamam mı?" Başka bir şey söylemeden, üçüncü tekerlek setten ayrıldı ve Luna'yı geride bıraktı. Hollie çıkar çıkmaz Luna, Lux'un yönüne koştu ve neredeyse kollarına atlayacaktı. Doğal olarak, prensi onu nazikçe yakaladı ve kollarının arasına çekti. İkisi bir dakika boyunca sessizce birbirlerine sarıldılar, sonra Luna başını kaldırıp dudaklarını ona uzattı. Lux onun teklifini kabul etti ve onu sevgiyle öptü. Birkaç saniye sonra, onun sağ elini kaldırdı ve ona da bir öpücük verdi. "Elinde tuttuğun bu ne?" Lux alaycı bir tonla sordu, bir süre önce Hollie'nin ona verdiği şeyi hafifçe sallayarak. "Biraz yaramaz mı hissediyorsun?" Genç bayan dudaklarını büzerek Lux'un göğsüne yumruğuyla hafifçe vurdu. "Çok kötüsün," diye cevapladı Luna. "Hollie'nin bana verdiğini biliyorsun, yine de benimle dalga geçiyorsun." Yarı Elf gülerek Luna'yı prenses gibi kucağına aldı. Bir an sonra, sırtında bir çift ejderha kanadı belirdi. "Sıkı tutun, prenses," diye fısıldadı Lux, Luna'nın kulağına baştan çıkarıcı bir sesle. "Sana dünyayı göstereceğim." Kanatlarını çırparak, genç kadını kollarında tutarak gökyüzüne uçtu. Luna ona bakarak sormak istediği soruyu sordu. "Ne kadar sürecek?" diye sordu Luna. Cümlesini bitirmesine gerek yoktu, çünkü daha fazla söze gerek yoktu. "İki saat kırk dakika," diye cevapladı Lux. Yarı Elf, kanatlarını çırparak, bulundukları kasabanın manzarasını seyredecekleri gizli bir seyir platformuna uçtu. Bu kasabada, ekibin sahneyi çekmek için kullandığı eski bir kale vardı. Yemyeşil ormanlarla çevrili olan bu kale, çok turistik bir bölgeydi. Lux, herkes uyurken burayı keşfetmiş ve Luna ile unutulmaz anlar geçirmek için en iyi yeri bulmak istemişti. Ne yazık ki bulamadı, bu yüzden kendisi bir tane yapmaya karar verdi. Sihir gücünü kullanarak, ormanın yakınındaki küçük bir dağın üzerine yüksek bir platform oluşturdu. Bu sayede etraflarını tamamen görebiliyorlardı ve manzara resmedilmeye değer bir görüntü oluşturuyordu. Manzara gerçekten çok güzeldi, ancak Luna mutlu olmak yerine sadece üzüntü duyuyordu. Onunla geçirebileceği zaman sadece iki saatten biraz fazlaydı ve ondan sonra o ortadan kaybolacak ve Solais ve Elysium dünyalarına geri dönecekti. Kız kardeşi Aina'nın dönüşünü beklediği dünyalara geri dönecekti.