Bölüm 511 : Soda fabrikası

Michael ve Max, soda için doğru malzemeleri bulmak için Metropolis'teki birkaç şirketi daha ziyaret etti. Herkes Vishna ile aynı şaşkınlık ve şoku yaşadığı için bu iş bütün gün sürdü. Hepsi, Vanderbilt'lerin aradıkları malzemeyi toplu olarak satın alacak kapasitede olmadığını düşünüyordu. Tabii ki, Michael'ın tek yapması gereken peşin ödemeydi ve onlar da hemen tavırlarını değiştirip satışı çok kolay bir şekilde gerçekleştirdiler. İlk başta gösterdikleri tavırdan dolayı o kadar özür dilediler ki, malzemeleri Michael'ın yeni fabrikasına hiçbir ücret almadan teslim ettiler. Bu sayede, soda üretimi nihayet başlayabildi. Bu noktada, diğer Vanderbilt'ler büyük makinelerin kontrolünü tatmin edici bir düzeyde öğrenmişlerdi. Mühendisler, makineleri kullanıcı dostu olacak şekilde tasarlamışlardı, bu yüzden öğrenmesi sezgisel olarak kolaydı. Fabrikayı günlük olarak sorunsuz bir şekilde çalıştırabileceklerdi. "Herkese günaydın!" Michael, Vanderbilt çalışanlarının önünde durarak selam verdi. "Arkamda gördüğünüz gibi, bunlar çalışacağınız malzemeler. Karışım için şeker gerekiyorsa, şuradaki büyük sandıktan alabilirsiniz." Vishna'nın kendisine sağladığı şeker fıçılarını işaret etti. "O kadar mı?! Çok pahalıya mal olmuş olmalı!" "Bu içecek için bu kadar kaliteli malzemeler kullanacağımızı düşünmemiştim." "Yeğenim Michael, tüm bunları nasıl karşılayabiliyorsun?" Michael omuz silkti. "Şirketim Kings bölgesinde iyi gidiyor, bu yüzden bütçem sıkışık değil." Hepsi başlarını sallayarak, akrabalarının bu kadar başarılı olmasından gurur duydu. Hatta onun cesaretini övdüler. Metropolis'te yeni bir iş kurmak için birikimlerini riske atmaya hazır olması, bilinmeyenden korkmayan çelik gibi sinirlere sahip olduğunu gösteriyordu. "Hiçbir malzemeyi israf etmeyeceğiz, Michael!" "Evet! Bu metal makineleri %100 verimlilikle çalışacak şekilde yeterince öğrendik!" "Seni iflas ettirmeyeceğiz!" Hepsi bir alkışla coşkuyla bir araya geldi ve bu da onların daha çok çalışmak için motivasyonlarını artırdı. Michael, çenesini utangaçça kaşıdı. Bunun benim karşılayabileceğim tek şey olduğunu mu düşünüyorlar? diye düşündü kendi kendine. "Ahem... neyse, ilk birkaç hafta boyunca ayda on binden az şişe üreteceğiz. Ama ondan sonra üretimi daha da artıracağız. Fabrikanın genişletilmesi için planlarımı yaptım bile. Yakın gelecekte günde yüz bin şişe üretirsek şaşırmayın." Herkesin ağzı açık kalmıştı. Ayda yüz bin şişe mi?! Bu, şu anda kullandıklarının on bin katı malzemeye ihtiyaçları olacağı anlamına geliyordu! Bu malzemelerin fiyatını hayal bile edemiyorlardı. Sadece bu da değil, Michael onlara bu genişlemenin kesin olduğunu söyledi. Soda başarılı olsun ya da olmasın, soda üretimini artıracaktı. Michael'ın ürününe bu kadar güvenip güvenmediğini ya da çok fazla parası olup olmadığını bilmiyorlardı. "Emin misin? Üretim miktarını artırmadan önce biraz beklesek nasıl olur?" "Evet, satışlar iyi giderse, yavaş yavaş artırırız." "Max, yeğenimize parasını boşa harcamaması için bir tavsiye ver." Hepsi Max'e döndü. Sonuçta, onun sabırsızlığı Vanderbilt işini neredeyse iflasa sürüklemişti. Michael'ın aynı hataları tekrarlamasını istemiyorlardı. Ancak Max sadece ellerini kaldırarak karışmamayı tercih etti. Onlar gibi, o da Michael'ın sadece yetenekli, gelecek vaat eden, satacak birçok fikri ve ürünü olan genç bir iş adamı olduğunu düşünüyordu. Ama Michael'ı daha yakından tanıdıkça, gerçeğin bazı parçalarını bir araya getirmeye başladı. Arabalar, sekiz elemente hakimiyet yeteneği, sonsuz miktarda para ve en önemlisi, Bart ve Lylia'nın konuşmalarından duyduğu söylentilerdeki Yeniden Doğuş Ulusu. Eğer Kings bölgesinden Metropolis'e kadar gelmişse, bu sadece şirketiyle burayı çoktan fethettiği anlamına gelebilir. Michael bunu ona açıkça söylemedi. Söylemesine gerek yoktu. Çok para harcamaya olan ilgisizliği her şeyi anlatıyordu. Michael yükselen bir yıldız değildi. O zaten gökyüzünde parlıyordu! Ancak, ilk parlaklığı dünyanın diğer ucunda görülmüştü, bu yüzden Metropolis'in çoğu, hatta neredeyse hiçbiri Michael hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Ancak Max, Metropolis'in Michael'ın parlaklığını fark etmesinin sadece an meselesi olduğunu biliyordu. "Çocuklar... Michael'a güvenin. O ne yaptığını biliyor. Yüz bin şişe soda harcasın, cebinde bir kuruş bile eksilmez." Diğer Vanderbilt'ler sessiz kaldı. Sessizce ve iddiayı yalanlamadan Michael'a baktılar. O anda, Michael hakkında ne kadar az şey bildiklerini nihayet anladılar. O ne kadar zengindi? ... ... ... Soda fabrikası nihayet üretime başladı. Ağır metallerin birbirine çarpmasıyla oluşan sesler duvarlar arasında yankılanırken, köpüren sodanın kokusu havada ve havalandırma deliklerinden dışarıya yayılıyordu. Ve en önemlisi, cam şişelerin içine kapaklar takıldığında duyulan o tatmin edici patlama sesi yankılanıyordu. Vanderbilt ailesi, soda şişelerini elle kasalara yükleyip üst üste istifledi. Günün sonunda fabrikada neredeyse bin şişe soda üretildi. Bu, yarınki açılış günü için yeterli olacaktı. Vanderbilt ailesine çabaları için teşekkür ettikten sonra, hepsi malikanelerine geri döndüler. Michael tam ayrılmak üzereyken, sokaklarda taş levhalar üzerinde nal sesleri yankılanmaya başladı. Köşeye baktı ve beyaz ve altın renkli bir üniforma giymiş tek bir atlı gördü. Onu, geçen gün onları Düşes'in sarayına götüren kraliyet adamı olarak tanıdı. "Selamlar, Sir Michael!" Adam attan indi ve Michael'a eğildi. Sonra cebinden bir parşömen çıkardı ve yüksek sesle okumaya başladı. "Kraliyet ailesi adına, muhteşem sodanızın üretiminde başarılarınız için en içten tebriklerimizi sunarız. Kraliyet ikizleri, sabahın erken saatlerinde tesisinizi ziyaret ederek ilk müşterileriniz olmak istediklerini bildirmişlerdir. Okyanusu dolduracak kadar soda hazırladığınızı umuyorlar." Michael kendi kendine güldü. "Onlara destekleri için teşekkür ettiğimi söyle. Sodanın tadı her zamankinden farklı olacak, ama eminim onlar da beğeneceklerdir." Kraliyet görevlisi başını salladı. "Çok iyi, son bir soru kaldı, bu da Düşes'in kendisinden. Sodanızın adı nedir?" Michael uzun uzun düşündü. Sonunda, Reborn ismine uygun ve aynı zamanda bir meşrubat için de uygun bir isim buldu. "RebirthDew."