Bölüm 473 : Yeraltı katları

Claudia, Michael'ın yeni genel merkezinin yeni inşa edilen yapısına bakarken, şok ve hayranlığını gizleyemedi. Bina tamamen yeniydi ve daha önce aynı yerde bulunan eski depodan hiçbir şey yeniden kullanılmamıştı. Bu çok garipti, çünkü Michael araziyi satın alalı sadece üç gün olmuştu. Ve şimdiden Main Street'te iki adet mükemmel inşa edilmiş bina vardı. "Bu bir tür taştan mı yapılmış?" dedi ve duvarın sağlamlığını test etmek için duvara vurdu. Sadece bu hareketle bile, malzemenin ne kadar sağlam olduğuna şaşırdı. "Bunu nereden buldun? Ve buraya nasıl taşıdın?" Duvarlar, taşımak kolay olamayacak devasa bir taş levhadan yapılmış gibi görünüyordu. Yine de Michael, bunu üç günden az bir sürede başarmıştı. "Teknik olarak taş değil. Beton dediğimiz yeni bir malzeme." Claudia başını sallayarak ismi zihninde kaydetti. "Bu malzeme her neyse, bu kadar hızlı bir bina inşa edebilmen çok iyi." İkisi birlikte ilerleyerek karargahın çıplak içini gördüler. İçeride hiçbir şey yoktu, sadece düz beton. Biraz küçük olduğunu düşünse de, Michael'ın genel merkezini burada kurmaktan başka seçeneği olmadığını bildiği için endişelerini dile getirmedi. "Burası güzel," diye övdü Claudia. "Hadi mağazanıza bir bakalım." Ama Claudia ayrılmak üzereyken Michael onu durdurdu. "Üssümüzün geri kalanını görmek istemiyor musun?" diye sordu, koridoru işaret ederek. "Burası değil mi?" Michael başını salladı. "Diğer katları da göstereyim." Şaşkın bir şekilde Claudia, Michael'ın ayak izlerini takip ederek, bir kapı gibi görünen bir açıklığa açılan koridora doğru ilerledi. Ancak orada kapı yoktu, sadece duvarda bir delik vardı. "Bu ne?" diye sordu, delikten aşağıya doğru bakarken sesi yankılandı. "O bizim asansörümüz için. Mühendislerim hala prototipteki sorunları gidermekle meşgul, bu yüzden şu anda hizmet veremiyoruz. Merdivenlerden inmeliyiz." Onu daha aşağıya inen dolambaçlı bir merdivenden aşağıya indirdi. Asansörün ne olduğunu bilmiyordu, ama merdivenleri çok merak ettiği için geride kalmak istemiyordu. "Yeraltı tüneli mi yapıyorsunuz? Ne kadar derine iniyor?" Merdivenlerin korkuluklarından aşağıya baktı ve yürüyerek inebilecekleri çok sayıda kat gördü. "Şu anda on kat var. Ama gelecekte daha da aşağıya genişletebiliriz." Claudia, Michael onu yeraltı karargahında özel bir tura çıkarırken ağzını kapalı tutamadı. Ancak tur kelimesi bu durum için pek uygun değildi. Sonuçta odaların çoğu boştu ve hiç mobilyası yoktu. Aşağıya doğru inerken Michael, eğitim odası, spor salonu, yüzme havuzu, oyun odası ve diğer olanaklar gibi özelliklerden bahsetmeye devam etti. Aslında Claudia, Michael'ın sadece üç günde yaptıklarını görmekten çok şok olduğu için onun söylediklerine pek konsantre olamıyordu. O kadar kısa sürede, yeraltında koca bir kale inşa etmişti. Bu delilikti. Her şeyin kendi ağırlığı altında çökeceğini düşünürdü, ama garip bir şekilde, "beton" denen malzeme her şeyi sabit tutacak kadar sağlamdı. "Sen... bunu sen mi yaptın? Yapamıyorum... Yapamıyorum... NASIL?!" Michael omuz silkti. "Sana söylediğim gibi. Beton." Tabii ki, bu cevap onu tatmin etmedi, bu yüzden ona küçük bir gösteri yaptı. Malzemeleri karıştırıp su ekleyerek sıfırdan bir beton blok oluşturdu. Isıtma büyüsü kullanarak, blok oluşturulduktan sadece bir dakika sonra sertleşti. Hatta beton bloğa basit bir 1 yıldızlı büyü yapıp malzemenin ne kadar güçlü olduğunu gösterdi. Ve tabii ki, ikna oldu. "Bunu istiyorum! Buna ihtiyacım var," diye talep etti. "Dernek yeni bir bina inşa etmek isterse, hizmetlerini isteyeceğiz!" Michael'ın Metropolis'te acemi olması umurunda değildi. Bu beton, bina yapımında devrim yaratacaktı! ... ... ... Sonunda, Reborn'daki herkes yeni genel merkeze taşındı. "Alt kat benim!" Zion odada koşarken sevinçle bağırdı. "Öncelik hakkı yok. Öyle olmaz," diye itiraz etti Vivi, Zion'un yüzünün etrafında vızıldayarak. "Aynen öyle olur," diye cevapladı Zion, sırıtarak. Fudge, Zion ve Vivi, aralarında en alt katı kimin hak ettiğine dair tartışmaya başladılar. Grieve de onlara katılacaktı, ama nerede olduğunu unutarak beşinci katta sıkışıp kalmıştı. Çocuklar oynarken Sheina hemen işe koyuldu. "Çok geniş, Lord Michael. Ofisinizi alt kata mı ayarlayayım?" diye sordu Sheina. "Evet. Hazır başlamışken, her katın iç tasarımını da hallet." Beyaz pullu Dragonborn eğildi. "Bu proje için en iyi tasarımcılarımızı görevlendireceğim." Bu sırada Yuna teyzesinin yanına gidip onu teselli etti. "Yuna... Reborn'dan bana hiç bahsetmemiştin." "Tabii ki söyledim." "Bana hiçbir şey anlatmadın! Kuru Topraklarda bir ulusları olduğunu bile bilmiyordum!" Michael'ın inşaat projesinin hızını ve kalitesini gördükten sonra, Kings bölgesindeki şirketi ve tüm toprakları hakkında Michael'a sorular sormaya başladı. Ve şimdi bile, duyduklarını hala sindiremiyordu. "Yazsam sana inanmazdın," diye tartıştı Yuna. "En azından şimdi biliyorsun." Claudia yeğeniyle tartışamadı. Aynı durumda olsaydı, o da Reborn şirketiyle ittifak kurardı. Hatta, Dernek'teki görevini tamamen bırakıp Reborn şirketinin tam üyesi olmayı bile düşünüyordu. "Ve...," Claudia, Vivi'ye sırtını dönerek fısıldadı. "O... o bir peri mi?!" Efsanevi bir yaratığı, Reborn üyelerinin arasında dolaşırken göreceğini hiç düşünmemişti. "Oh, evet. O Vivi. Seni tanıştırayım mı? Vivi!" "Hayır, hayır, bekle..." Vivi neşeyle onların yanına uçtu ve Claudia'ya kendini tanıttı. Claudia, ona yakından bakınca daha da hayran kaldı. Normalde çok konuşkan olan kadın, bir anda beceriksiz bir aptala dönüştü. Michael bunu gördü ve gülmeden edemedi. Vivi'nin Pixie Kraliçesi olduğunu öğrenince ne diyecek acaba? Tanışırken Michael annesi ve babasının yanına gitti. Onlar da Metropolis'e taşınmaya dahil edilmişti, bu da onu çok üzmüştü. "Hayatım, ne zaman buraya kral boy yatak alacaksın da hepimiz birlikte yatabileceğiz?" Michael hemen onu durdurdu. "Anne, burada on kat var, her katta beş veya daha fazla oda var. Ayrı ayrı uyuyacak yerimiz bol. Ayrıca... ben bunun için çok büyüdüm!" Bart, Lylia'ya yandan sarıldı ve Michael'a gözyaşlı gözlerle baktı. "Hayatım, oğlumuza bak. On üç yaşında ve şimdiden bağımsız. Ne kadar çabuk büyüyorlar."