Bölüm 253 : Pepper bir holigan değil!... Belki.

[A/N: Bilmeyenler için, yeni kapaktaki kadın bizim mükemmel hizmetçimiz Kaguya. Umu! Ah evet, Ruby'nin eskizi Discord veya Pa Treon'da mevcut... Yeni kapak olmak için neredeyse hazır, hehe... Görüşürüz millet] ..... "Ugh, çok bağırıyorsunuz, aptal prensesler." Violet, Scathach ve Ruby ile birlikte merdivenlerden aşağı indi. "Böyle devam ederse, Victor yeni bir tanrı mı olacak? İnsanlar onun adını bağırmaktan hoşlanıyor gibi." Ruby, Belial'ın Victor'un adını bağırmasını hatırlayarak yüksek sesle düşündü. "...." Scathach iki prensese kayıtsız bir bakış attı, ama kısa süre sonra iki kadını görmezden gelerek kızlarının yanına doğru yürüdü. Lilith ve Elizabeth, Violet'e sinirli bir bakış attı ve şöyle dedi: "Kız kardeşimize ne yaptığını bak!" Ophis'i işaret ettiler. "..." Violet ve Ruby, Ophis'e baktılar ve küçük kızın aç olduğunu ve kan istediğini mırıldandığını gördüler. "Oh... bilmiyor muydun?" Violet, Elizabeth'e bakarak garip bir yüz ifadesi yaptı ve "Ama Victor'un kanını içerken sen orada değildin, değil mi?" dedi. "..." Lilith kız kardeşine baktı. "Evet, oradaydım, ama o küçük damla kanın onu bağımlı yapacağını tahmin etmemiştim!" Elizabeth kendini haklı çıkardı ve devam etti: "Ophis'in sadece onu işaretlediğini sanmıştım! Böyle bir sonuç beklemiyordum!" "Ah..." Elizabeth saçmaladığını fark etti. "…Eh…?" Lilith, kız kardeşinin sözlerini duyunca ağzını açtı; 'Onu işaret mi etti? Ne? Neden kimseye söylemedi?' "..." Tüm kızlar iki kardeşe tarafsız bir bakışla baktılar. Violet gözlerini kısarak "...Birkaç saniye bekle." "...." İki kız kardeş Violet'e baktı. "İşaretlemek derken neyi kastediyorsun?" "Evet, ikinizin tepkisine bakılırsa önemli bir şey gibi görünüyor." Ruby soğuk bir bakışla devam etti. "..." İki kız kardeş sessiz kaldı. Bütün oda garip bir sessizliğe büründü ve herkes iki kız kardeşi izlerken kimse konuşmadı. "Neden sessiz kalmakta ısrar ediyorsunuz? Açıklayın!" Violet talepte bulundu. Victor ile ilgili ve onu bir şekilde etkileyebilecek şeylere karşı sabrı yoktu. Aynı şey Scathach ve Ruby için de geçerliydi. Ancak anne-kız ikilisi biraz farklıydı. Ruby, Victor'a endişeli bir eş gibi bakarken, Scathach ona "aptal" öğrencisi gibi bakıyordu. "Ş-Şey..." Elizabeth ne söyleyeceğini bilemedi. En büyükleri olan Lilith inisiyatifi ele almaya karar verdi: "...Maalesef, istesek bile sana söyleyemeyiz." Lilith tarafsız, profesyonel bir tonla konuştu ve boğazını işaret etti. "...Bir sözleşme..." Scathach tarafsız bir ses tonuyla konuştu, ama içten içe, kızlarını bu kadar seven yaşlı bir adamın böyle bir şey yapmasına biraz şaşırmıştı. "Bu 'işaret' her ne ise, yaşlı adamın kızlarına böyle bir şey yapmasına değecek kadar önemli olabilir mi?" diye düşündü Scathach ve kız kardeşlerine bakan Ophis'e bakarken, bunun ne olduğu konusunda daha fazla ilgilenmeye başladı. Birinin kendisine baktığını fark eden Ophis, masum bir ifadeyle Scathach'a baktı: "...?" Victor'un dönmesini beklemek zorunda kalmanın sıkıntısı dışında kafasında başka bir şey olmadığı için Scathach'ın ona neden öyle baktığını anlamadı. "...Ama... Beklemek zorunda değilim, değil mi?" "Mark" hakkında duyunca, babasını takip edebileceğini fark etti! Gözleri kan kırmızısı parladı ve sanki bir şey arıyormuş gibi etrafına bakınmaya başladı. "Nasıl söylesem, babamız aile sırları konusunda oldukça katıdır." Lilith aynı ses tonuyla cevap verdi. "Hmm?" Elizabeth küçük kız kardeşine baktı ve onun hareketlerini görünce şüpheyle gözlerini kısarak baktı. O garip hareketlerin ne anlama geldiğini çok iyi biliyordu. 'Yine kaçmaya çalışıyor.' Ophis'e uzun süre eşlik etmişti! Onu hafife almayın! Hızla harekete geçti. Ophis'in arkasına geçti ve kızı gotik elbisesinden tuttu, annesi tarafından boynundan yakalanan bir kedi yavrusu gibi görünüyordu. "...?" Ophis kız kardeşine sinirli bir bakış attı. "Bunu yapma." Sert bir sesle konuştu. "Ben bir şey yapmayacaktım..." Ophis şimdi haksızlığa uğramış hissediyordu, o gerçekten hiçbir şey yapmamıştı! Victor'un peşinden gitmeyi kesinlikle planlamıyordu! Ona inan! O itaatkar bir çocuk! "Bana yalan söyleme." Elizabeth gözlerini kısarak baktı. "..." Ophis sessiz kalma hakkını kullandı, toplumun kurallarını biliyordu! Kimse ona istemediği bir şeyi söylemeye zorlayamazdı. Ve kralın en küçük kızı olarak, şımartılmaya hakkı vardı! İstediği her şeyi yapmaya hakkı vardı! Bu özgür bir monarşi! Elizabeth'in gözleri biraz parladı ve "Senin tuhaflıklarını bilecek kadar uzun süredir seninleyim." dedi. "..." Ophis sinirli bir yüz ifadesi takındı ve arkasını döndü. Kız kardeşini görmezden gelecekti! Sinir bozucu kadın! Ophis'in şu halini görünce, "Ugh, Victor'u bulduğundan beri çok sorunlu oldu" demeden edemedi. "..." Kız kardeşinin halini gören Lilith, bir kez daha şaşırdı. Ophis normalde herkese itaatkar bir çocuktu ve Ophis'in herhangi bir sorun çıkardığını hiç duymamıştı. Sonuçta, genellikle şatosunda kalır ve hiçbir şey yapmazdı. Lilith, Ophis'in "şehri" keşfetmek için kaçtığını sadece ara sıra duyardı, ama bu normaldi; o bir çocuktu, sadece hizmetçilerle birlikte kalede yalnız kalmaktan boğulmuş hissediyor olmalıydı. Onun tuhaflığı yüzünden, 'doğaüstü güzelliği' tarafından 'büyülenmeden' kimse ona dokunamazdı. Ağabeyleriyle hiçbir teması olmadan yaşıyordu ve kendi babası da ona hiç ilgi göstermiyordu. "Babam... Bazen aptal bir adam." Lilith, Vlad'ın çocuklarını uzaktan izlediğini biliyordu, ama bir çocuk olarak, ebeveynlerinin "uzakta" olmasını değil, yanlarında olmasını istiyordu. Ophis ilk kez kaçtığında, kısa süre önce kralın en küçük kızı olarak kabul edilen Elizabeth, Ophis ile daha fazla zaman geçirmeye başladı. Bu nedenle, tüm kardeşler arasında Ophis'i en iyi tanıyan Elizabeth'ti. "...Bu Mark ya da her neyse, bana anlatamaz mısınız?" Ruby aniden Lilith'e bakarak sordu. Lilith, Ruby'ye bakarak cevap verdi: "Biliyorsun, sözleşme mutlak, söyleyemeyiz." Ruby ve Violet gözlerini biraz kısarak baktılar. "Bu kadar dikkatli olmana gerek yok..." dedi Lilith. "Oh? Neden?" Ruby, Lilith'e soru sormaya başladı. "Ophis'in Victor'a yaptığı şey, bir bakıma adamın kendisine zarar vermez, hatta bir nevi lütuftur. Hatta biraz kıskanıyorum bile." Lilith dürüstçe konuştu. "...." Ruby, Violet ve Scathach gözlerini kısarak baktılar. "Neyin nimeti?" Bu sefer soruyu Scathach sordu. "Söyleyemem." Lilith sert bir ifade takındı. Scathach'ın bakışlarından hoşlanmamıştı ve onun bakışları omurgasında ürperti yaratıyordu. "Ama bunun kötü bir şey olmadığını bil... Ve belki zamanla bu Ophis'e de yardımcı olur, belki gelecekte normal bir kız olabilir?" Lilith, Ophis'e bakarak nazik bir tonla konuşmasını bitirdi. Lilith, Ophis'in annesinin kim olduğunu bilmiyordu, ama bir şey biliyordu. Ophis, Vlad'ın elinde henüz bir bebekken ortaya çıktığında, vücudundan yayılan güç korkunçtu. Bir bebek olmasına rağmen, 500 yaşındaki bir vampiri korkutmuştu. O, her zaman küçük bir canavardı. "Tsk." Üçü aynı anda dillerini şaklattılar. Hiçbir şey bilmedikleri için bundan hoşlanmadılar. "Neyse, batıdan gelen kaltak nerede?" Violet, konuyu değiştirmek için mi yoksa ruh hali kötüleştiği için mi, sessiz kalan üç kız kardeşe sordu. "Fuewhh?" Pepper, etrafına bakıp Kaguya'nın kaybolduğunu fark edince ilk tepki veren oldu! Nereye gitmişti? Ve bu üç kadına olanları nasıl açıklayacaktı? Pepper'ın beyni çalışmaya başladı ve muhteşem bir fikir buldu! "Lacus, sen söyle." Bütün bombayı ablasının üzerine attı. "Eh?" Lacus, Pepper'ın tavrına şaşırarak susakaldı. Violet'in üç kız kardeşe sorduğunu ve üçü arasında en konuşkan olan Pepper'ın kadınların gözünde daha çekici olduğunu biliyordu, ama o daha fazla... Daha ihtiyatlı olamaz mıydı? "Şey..." Siena, kız kardeşlerin kurtarıcısı olarak konuşmaya başladı, "Victor Eleanor'u kaçırdı." Ama bunu mümkün olan en kötü şekilde açıkladı. ".... Ne?" Ruby ve Violet'in yüzleri gerildi. "Victor ve Eleanor'un tartıştığını duymamış olmanıza şaşırdım, tam bir holigan gibi davranıyordu." Scathach gözlerini kısarak, "... Bu benim öğrencime yakışmayacak bir davranış..." Bir şey söyleyecek gibi göründü, ama Siena onu keserek: "Nasıl olduğunu bilirsin, annemin tuhaflıklarını almış." Siena, Scathach'ı suçlayarak rahatça konuştu. "..." Scathach şok içinde ağzını biraz açtı. "..." Violet ve Ruby, Scathach'a kuru bir bakış attılar. Sonunda, her zamanki gibi, tüm suç Scathach'ın öğretilerindeydi, bu kadın... Violet ve Ruby'nin başları biraz ağrımaya başladı ve kadını onu antrenmana götürmemesi için durdurmadıklarına gerçekten pişman oldular. ... Tabii onu engelleyebilecekleri de yoktu. "Evet!" Pepper nedense heyecanlı görünüyordu, "O gerçekten buraya geldi ve dedi ki..." Kanepeden kalkıp Siena'yı işaret etti: "Sen benimle bir yere gel." Victor'un ifadesini mükemmel bir şekilde taklit etti. "...." Ortaya garip bir sessizlik çöktü, sessizlik birkaç saniye sürdü ve sonra Ophis bu sessizliği bozdu: "...Baba?" Pepper'ın şu anda babasına çok benzediğini hissetti, ancak Pepper'ın havası babasınınkinden çok daha az baskıcıydı. Pepper'ın yüzü normale döndü ve masum bir ses tonuyla şöyle dedi: "Annem bir şey istediğinde ona çok benziyordu." "...." Tüm kadınlar Scathach'a baktı. Kadın kendini savundu: "Onu ben yetiştirdim, eğer bir şey istiyorsa, ne olursa olsun almalı." "Aptal öğrencimden beklenecek bir şey." Küçük bir gülümsemeyle, "İyi öğrenmiş." dedi. "....." Herkes iç çekmek istedi. "Soru, neden bize de bunu öğretmedin?" Siena, bir çocuk gibi öğretmenden bilgi istermişçesine elini kaldırarak konuştu. "...?" Scathach Siena'ya garip bir şekilde baktı, "Ama bunu öğretmem gerekmiyor muydu?" "Ha?" "Sonuçta, sen başından beri böyle davranıyordun." Scathach konuştu. "…Eh?" Bu sefer şaşkın olanlar Ruby, Siena, Lacus ve Pepper'dı. "Dur, dur, dur." Pepper soğuk terler döktü, "Ben holigan tavırları takınmıyorum! Ben öyle biri değilim!" Siena çenesine dokundu ve konuşmaya başladı, "... Son zamanlarda Japonya'daki vampirlerle ilgili bir sorunu çözmek zorunda kaldım. Bir manga dükkânına gitmişsin ve görünüşe göre orada 'One Bikini'nin sınırlı sayıda basılmış bir baskısı satılıyormuş. Onu almak istemişsin, ama satıcı satmak istememiş ve sonunda cazibeni kullanarak ürünü alıp ödeme yapmadan gitmişsin." "..." Scathach hariç herkes Pepper'a şaşkın bir bakış attı. Scathach ise küçük, gururlu bir gülümsemeyle şöyle dedi: "Gördünüz mü? Hiçbir şey öğretmeme gerek yokmuş." "A-Ama, o sınırlı sayıda basılmıştı ve bana satmak istemiyorlardı! Başlangıç fiyatının 10 katını bile teklif ettim!" Kendini haklı çıkarmaya çalıştı ama kendi kazdığı çukura daha da battı. Herkesin ona bakışlarını görünce, "Ugh," yanağı sincap gibi şişti ve Lacus'u işaret etti. "Lacus, E9 oyun etkinliğine gittiğinde, çalışanları hipnotize ederek tüm özel oyunları ele geçirdi!" "Eh...? Ne oluyor, Pepper! Bunu sır olarak saklayacağına söz vermiştin." Lacus kendini ihanete uğramış hissetti. "Eğer ben batıyorsam, herkesi de batırırım, HAHAHAHAHAHA~." "..." Neden Victor gibi gülüyor? O kötü bir örnek, biliyorsun! Aniden Siena'ya baktı ve bir şey söylemek istedi, ama sonunda vazgeçip şöyle dedi: "Eh, Siena Siena'dır, değil mi?" Ablası hakkında pek bir şey söyleyecek yoktu. Sonuçta, üç kız kardeşin en otoriter olanı ve istediğini yapanı oydu. "... Ne demek istiyorsun?" Siena sinirlenerek gözlerini kısarak sordu. "Başından beri cadaloz olduğunu kastetti." Violet kaos çıkarmak için fırsatı kaçırmadı. "Huuuuh?" Siena'nın gözleri hiç de hoş değildi. "Kardeşim, vampir olmayan herkese, senin emirlerini yerine getirmesi gereken sığır gibi davranıyorsun." Ruby açıkladı. "..." Siena, Ruby'ye haksız bir bakış attı. O öyle biri değil!... Belki... "Sonuçta tüm vampirler eşittir, hepsi otoriterdir." Lilith konuştu, kızlar ne derse desin, gerçekten bir şey isterse o şeyi yapardı. "Hey, ben kaltak değilim! En azından aldığım şeylerin parasını ödüyorum... Bazen." Pepper sonunda mırıldandı. "Pepper, dur. Kendini daha da batırıyorsun." Ruby yüzünü elleriyle kapattı. "Ugh." Pepper dudaklarını büküp tekrar kanepeye oturdu, oldukça depresif görünüyordu. "Orospu..." Aniden herkes Ophis'in sesini duydu. "...." Elizabeth'in gözleri kan kırmızısı parladı, "Ophis'e kötü kelimeler öğretiyorsunuz!" Kötü kelimeler söyleyen kızlara, kız kardeşi de dahil olmak üzere baktı. "Eh? Ben de mi?" "Kardeşim, küçük Ophis'imiz Violet gibi olursa ne yapacaksın?" "Hey, kaltak. Benimle bir sorunun varsa, neden yüzüme söylemiyorsun, ha!? Dışarıda halledelim!" Violet'in etrafındaki hava ısınmaya başladı. "Gördün mü? O tam bir suçlu!" Elizabeth kız kardeşine baktı. "..." Lilith, Ophis'in Violet gibi olacağını hayal etti ve yüzü karardı, bu hiç de hoş bir görüntü değildi... Elizabeth tekrar Violet'e baktı: "Ve diline dikkat!" "Dil, benim..." Tokat! Ruby, Violet'in kafasına vurdu. "Dur." Violet başını kaldırıp baktığında damarları şişmeye başladı ve şöyle dedi: "Bu neydi!" Her an Ruby'ye saldırmaya hazırdı. "Kendini biraz kontrol etmeyi öğrenmelisin. Bir kızın olduğunda ona bu kötü kelimeleri öğretemezsin!" "... H-Eh? K-Kız..." Violet, "kız" kelimesini duyunca tüm öfkesi kayboldu ve "Anne, baba" diye bağıran minik bir versiyonunu hayal etmeye başladı. Yutkundu. Bir nedenden dolayı bu düşünce ona kötü gelmedi ve zorlukla yuttu. "Kızım..." "Kızım..." Violet'in sesi Scathach'ın sesiyle karışmıştı. Üç kız kardeş Scathach'a baktı: "... Kahretsin." Annelerinin halini görünce aynı anda konuşmaktan kendilerini alamadılar. "Başka bir kız evlat edinmeyi düşünmüyor, değil mi? Ya da daha kötüsü... Başka bir kız çocuğu yapmayı düşünmüyor, değil mi?" Üçü aynı anda düşündü. Siena Ruby'ye bakarak dedi: "Bu senin suçun." "Eh?" Ruby ani suçlamayı anlamadı. "Bak." Siena, Scathach'ı işaret etti. "...?" Ruby ve tüm kadınlar Siena'nın işaret ettiği yere baktılar ve başka bir boyutta gibi görünen Scathach'ı gördüler. O, tamamen düşüncelerine dalmıştı. "Oh..." Ruby şimdi anladı ve tek bir şey söyleyebildi: "Siktir." "Lütfen." Elizabeth öğretmen gibi sert bir sesle tekrar konuştu. Siena, Ruby, Lacus ve Pepper'ın kafalarında damarlar patladı ve kısa süre sonra kızlar aynı anda konuştular: "Kapa çeneni!" ..... Romanımdaki karakterlerin illüstrasyonlarını sanatçılara ödeyebilmem için bana destek olmak isterseniz, pa treon sayfamı ziyaret edin: Pa /VictorWeismann Daha fazla karakter resmi için: https://discord.gg/4FETZAf Beğendiniz mi? Kütüphanenize ekleyin! Beğendiyseniz, kitabı desteklemek için oy vermeyi unutmayın.