Bölüm 310 : Bilginin Avantajı

Sesi tüm insanların zihninde yankılandı. Sadakatlerini göstermek ve Typhaon'un egemenliğine girmek için, insanlar Typhaon'un kendilerini canavara dönüştürmesine gönüllü olarak izin vermek zorundaydı. Bu haber, hayatta kalanlara hem korku hem de rahatlama getirdi. Bazıları korku içinde sevdiklerini kucaklayarak ağlarken, diğerleri umutsuzluktan yıkılmış bir halde karanlığa teslim olmayı düşündü. "Demek hepiniz hayattasınız?" diye sordu Kronos. Kalan birkaç yüksek rütbeli Uyanmışlarla bir toplantı yapıyordu. Ortam kasvetliydi. Loş ışıklı oda, nemli toprak kokusu ve sönmek üzere olan şöminenin hafif çıtırtılarıyla doluydu. "Zeus, Kronos, Daniel ve ben, hepsi bu kadar mı?" diye sordu Gaia. "Kronos, diğer Titanlar nerede? İkiniz tek kalan Titan olamazsınız." "Bermuda Şeytan Üçgeni'nde düşman uzaylıların bulunduğu başka bir dünyaya açılan bir geçit açıldı." Onun sözleriyle hava daha da soğudu. "Güçlerimizi Typhaon ve portallar arasında bölmek zorunda kaldık, bu da... güçlerimizi bölmek bizi zayıflattı ve her iki cephede de kaybettik." Sözleri, Kronos ve Daniel'in kalan son Titanlar olduğunu söylemekten farksızdı. Acı bir şekilde iç geçirdi. "Ares ve Apollo ne oldu?" diye sordu Kronos. "Sunshine hala hayatta olduğuna göre, Apollo da hayatta mı?" "Şimdilik evet," diye cevapladı Gaia sessizce. Apollo ve Ares, Emma ve diğerlerini kurtarmak için gönderilen takviye kuvvetlerinin bir parçasıydı. Emma ölmüştü. Ancak Apollo ve Ares'ten haber yoktu. "Peki, şimdi plan nedir?" diye sordu Kronos. Herkese baktıktan sonra gözleri Daniel'de durdu. Daniel perişan haldeydi. Giysileri yırtılmıştı ve yüzünde kurumuş gözyaşı izleri vardı. Gözleri odaklanmamış bir şekilde bakıyordu. Typhaon'un uşaklarıyla savaşırken, korkunç bir şeyin farkına varmıştı. Canavarlar, Uyanmışlar hakkında çok şey biliyordu — güçleri, zayıflıkları ve hatta onlara karşı etkili savunma yöntemleri. Bu yüzden Typhaon'un ordusu onları bu kadar kolay yenebilmişti. Onlar bilgi konusunda ezici bir üstünlüğe sahipti. Bilgi. Bu, Mana'nın Çocuğu'nun uzmanlık alanıydı. Typhaon, Mana'nın Çocuğu Selene'den bu bilgileri ele geçirmişti. Bu, Daniel'in kız kardeşinin öldüğü anlamına geliyordu. Sistem ona gerçeği söylemişti. Daniel'in yıllardır görmezden gelmeye çalıştığı gerçek, artık görmezden gelinemeyecek kadar ağır hale gelmişti. O, anlamsız bir kurtarma görevi için dünyanın sonunu getirmişti. "Senin suçun değil," dedi Zeus aniden. Sesi sakindi ama ağırlığı vardı. Daniel'e sakin ama güçlü bir bakışla baktı. Artık tüm Uyanmışlar, Typhaon'un savaşlarından salınan enerjiyi toplayarak uyandığını anlamıştı. Etraflarındaki yıkım bunun kanıtıydı. "A-ama ben sizden bu bilgiyi sakladım... Typhaon'un enerji topladığını..." Daniel'in sesi titriyordu. Gözleri suçlulukla dolmuştu. Zeus başını sertçe salladı. "Tekrar söylüyorum. Bu senin suçun değil. "Typhaon havadan ve topraktan da enerji toplayabilirdi. "Bizi uyarsaydın ve savaşmasaydık bile, birkaç yıl sonra uyanırdı." Zeus gözlerini kapatarak ekledi: "Suç bizim, genç nesli koruyacak kadar güçlü olamadığımız için." Onun sözleri Kronos'un bakışlarını başka yöne çevirmesine neden oldu, çenesi sıkılaşarak yumruklarını sıktı. Gaia dudaklarını ısırdı. Zümrüt rengi gözleri kederle buğulanmıştı. Odadaki üçü de Daniel'i yaptıkları için suçlamıyordu. Yakın birini kaybetmenin acısını biliyorlardı. Daniel'in neden böyle bir seçim yaptığını anlıyorlardı. Suçladıkları tek kişi kendileriydi — bu felaketi durduracak kadar güçlü olamadıkları için. Aniden Kronos sessizliği bozdu. "Bir yol var," dedi. Daniel'e doğrudan baktı. "Dünya Zaman Büyüsü. Henüz %40'ı tamamlandı, ama kullanabilirsek geçmişe dönüp her şeyi yeniden değiştirebiliriz." Daniel'in nefesi kesildi. Gözlerinde umut parladı, ama şüphe de devam etti. "İşe yarayacağından emin misin?" Gaia dikkatlice sordu. "Eminim." Kronos tereddüt etmeden başını salladı. "Peki ya başarısız olursak?" "Şu anda olanlardan daha kötü olamaz." Kronos'un dudakları acı ve yorgun bir gülümsemeye kıvrıldı. Haftalardır ilk kez Gaia hafifçe güldü, ancak sesinde acı bir ton vardı. "Peki. Büyüyü tamamlamana yardım edeceğiz." Kronos, Gaia ve Zeus tek kelime etmeden işi aralarında paylaştılar. "Orijinal büyü insanları 30 ila 50 yıl geriye gönderiyor. Typhaon'u durdurmak için sadece 8 yıl öncesine gitmemiz gerekiyor. "Orijinalini temel alarak yeni bir Dünya Büyüsü diyagramı yapacağım ve performansını azaltacağım. "Performansı azalttığımız için büyünün karmaşıklığı da azalacak ve başarısız olma ihtimali de düşecek. "Daha basit bir Büyü, dünyaya kazınması için daha az zaman ve kaynak gerektirecektir," dedi Kronos. "Enerji kaynağı için büyüyü Dünya Çekirdeğine bağlayacağım," dedi Gaia. "Büyüyü yeryüzüne yazmak benim işim," dedi Zeus. "Kronos, bana büyü şemasının tamamını gönderme, her bir parçayı tamamladıkça büyü çemberinin parçalarını gönder. "Bu bize zaman kazandıracak." "Peki ya malzemeler? Mana ileten malzemelere ihtiyacımız var. Dünyayı kaplayacak kadar mana malzemesini nereden bulacaksın?" diye sordu Kronos. "Benim yöntemlerim var." Ağır bir sessizlik oldu. Kronos, Zeus'a baktı. Zeus'un planını anlamış gibiydi. "Şu anda çoğu canavar eskiden insandı," dedi Kronos. "Ellerini kirletmene gerek yok. Ben hallederim," diye cevapladı Zeus. Zeus ayrıldı. Daniel şaşkınlıkla izledi. Ne hakkında konuştuklarını anlamıyordu, anlamak için de uygun durumda değildi. Düşünceleri karmakarışıktı. Yine de konuşmaya cesaret etti. "Ben de yardım edeceğim." "Hayır, yardım edemezsin," dedi Kronos sertçe. Parmaklarını şıklattığında, elinden yeşil bir enerji mermisi fırladı ve Daniel'i vurdu, onu zamanda dondurdu. Daniel için dünya durmuş gibiydi. Düşünebiliyordu, geçen anları hissedebiliyordu, ama hareket edemiyor, konuşamıyor, hatta yaşlanamıyordu. Kronos tarafından bir zaman hapishanesine hapsolmuştu. "Neden yaptın?" diye sordu Gaia, gözlerini kısarak. "Onu korumamız gerekiyor," diye cevapladı Kronos. Gaia başını eğdi. Kronos onun şaşkınlığını fark etti ve açıkladı. "Büyüyü tamamlayabilirsek, geçmişe kimi göndereceğimizi seçmemiz gerekiyor. "Zamanı kontrol etme ve direnç konusunda üstünlüğüm olduğu için doğal seçim benim. "Ama 8 yıllık bir geriye dönüşten sağ çıkamam. Yeterince güçlü değilim," diye itiraf etti.