Bölüm 398 : Victor için Kurulan Tuzak

Bob diğerleri gibi değildi. Kolunu kaybettikten sonra, kanamayı durdurmak için negatif büyü kullandı. Kenardan izliyordu ve Lenny'nin yarattığı kaos, boynundan soğuk terler akmasına neden oldu. "Ne tür iblisleri kışkırttım ben? Herkesi katlediyorlar. Bu çok kötü! Bu çok kötü! Babam ve diğer büyükler dev gölge kurtadamlara saldırmaya gittiğinde şeytan saldırısı olması gerekiyordu. Kahretsin! Ona başka türlü söylemeliyim, yoksa burada öleceğim. Anında, odunundaki kanıyla yere belirli runeler yazdı ve alçak sesle büyüler okudu. Bu uzun menzilli bir büyü olacaktı. Bu dünyalarda telefon yoktu. Elektrik hattı da yoktu. Kanını kullanarak babasını çağırıyordu. Kader gizemli yollarla işliyordu, çünkü aynı anda, çölün uzaklarında, bir grup büyücü bir grup kurt adama saldırıyordu. Bu kurtadamlar, enkazı kontrol etmeye gelen diğer gruba benzemiyordu ve vücutları koyu renk tüylü değildi. Bunlar çok farklıydı. Tüyleri kar gibi beyazdı. Hepsi iri ve güçlüydü. Çölde o kadar hızlı koşuyorlardı ki, insan gözü onları takip etmekte zorlanıyordu. Yetenekleri, köşeli ve gölgeli bölgelerde en iyi şekilde ortaya çıkıyordu, bu yüzden onlara "Dev Gölge Kurtadamlar" adı verilmişti. Bu dev gölge kurt adamlar, vücutlarına bronz zırh giymişti. Zırhlar derileri üzerinde düzensiz ve gevşek görünse de, çölde koşarken hiç ses çıkarmıyordu. O anda bir vadiden geçiyorlardı. Bu noktadan sonra nihayet evlerine ulaşacaklardı. Toplamda dördü vardı. Bu, başlangıçtaki sayılarının yarısından bile azdı. En öndeki kurt adamın sırtında, kanayan yan tarafını tutan genç bir adam vardı. "Acele et, Moses! Cadılar yaklaşıyor." "Evet, genç efendi Victor! Elimden geldiğince hızlı gidiyorum." Kurt adam cevap verdi. Bunların hepsi Dev Gölge Kurtadam Sürüsü'nün muhafızlarıydı. Moses'in sırtındaki genç adam ise onların genç efendisi ve Alfa'nın son oğluydu. O, sürünün en saf kanına sahip olan kişi olarak biliniyordu. O anda, üst düzey büyücülerden oluşan bir cadı grubu, yukarıdan negatif ateşle saldırarak onları kovalıyordu. Buna bir dizi talihsiz olay yol açmıştı. Dev Gölge Kurtadam Sürüsü'nün mevcut durumu nedeniyle, sürünün yaşlıları sürünün durumunu düzeltmek için gizli yollar aradılar. Neyse ki, sürünün sorunu sadece çok az sayıda kişi tarafından biliniyordu. Dış dünya henüz bunun farkında değildi. Sürü hala büyük bir güce sahip olduğu yanılsamasını kullanarak, düşüşlerini önlemek için aynı derecede güçlü bir rakip sürüyle birleşme kararı alındı. Rakip sürü, Demir Sırtlı Kurtadam Sürüsü olarak biliniyordu. Onlar, köpekler kadar vahşi bir vahşete sahip bir grup vahşi kurt adamlardı. Kıyametten önceki birçok nesil boyunca, onlar rakip sürülerdi. Bunun nedeni, onları destekleyen ilkel canavarlardı. Bu ilkel canavarlar, onların şiddetli kıyametten ve onu getiren iblislerden bile kaçmalarını sağlamıştı. Bu nedenle her iki sürü de Büyük Sürü olarak adlandırılıyordu. Ancak trajedi yaşandı ve şimdi Dev Gölge Kurtadam Sürüsü çöküşün eşiğindeydi. Kendilerini kurtarmak için, iki sürü arasında bir evlilik teklifinde bulunmanın akıllıca olacağını düşündüler. Kurt adam sürülerinde evlilikler aslında kutsal bir ritüeldi, çünkü bir kişinin eşi, o kişiye iz bırakarak seçilirdi. Bu iz bırakma süreci kontrolsüz bir şekilde gerçekleşir ve bir ruhun başka bir ruhla bağlanmasına, birinin ölmesi dışında kırılamayacak bir ruhlar arası bağın oluşmasına neden olur. Baskı yoluyla bir bağın oluşması beklenirdi. Ancak Dev Gölge Kurtadamlar, sayısız yıldır kullandıkları ve herkes tarafından iyi bilinen bir yönteme sahiptir. Bu yöntem, sürüdeki en güçlülerin birbirlerine iz bırakarak en iyi genlere sahip yavrular üretmesini sağlamıştı. Ve bu yöntem yüzlerce yıldır işe yaramıştı. Dev Gölge Kurtadam Sürüsü, iblislerin bile saygı duyduğu bir güç merkezi haline gelmişti. Bunun yöntemi, futbol topu büyüklüğünde büyük kırmızı bir küreydi. Kan kırmızısı renkteydi ve İlkel Canavarın Gözü olarak biliniyordu. Amaç, bu eski eseri kullanarak Alfa'nın son oğlu ve kabilenin reisi olan Victor ile Demir Sırtlı Kurtadam Sürüsü'nün Alfa'sının tek kızı arasında bir bağ kurmaktı. Bu, Victor'un hoşuna giden bir görev değildi, ama yine de yaptı. Sonuçta, sürü her zaman bireyden önce gelirdi. Ne yazık ki, Demir Sırtlı Kurtadam sürüsüne giderken, her taraftan korsanlar, büyücüler ve kurtadamlar tarafından pusuya düşürüldüler. Hiç şüphesiz, bu ortak ve planlı bir saldırıydı. Çatışma şiddetliydi ve birçok kişi öldü. Genç efendi Victor'a bir şans vermek için, bazı muhafızlar geride kalıp savaşmaya devam ederken, diğerleri onun kaçmasına yardım etti. Ne yazık ki, İlkel Canavarın Gözü'nü ele geçiremediler. Yine de, kuşatmadan kaçmayı başardılar. Şu anda, sürülerinin bölgesine geri dönüyorlardı. Sonuçta, oraya vardıklarında güvende olacaklardı. Ancak, peşlerindeki Magi'ler peşlerini bırakmıyordu. Uçma büyülerinin hem kullanımı hem de yapımı çok zor olduğu herkes tarafından biliniyordu. Ayrıca, çok fazla büyü gücü tüketirlerdi. Böyle bir güç tüketimini karşılayabilecek tek kişiler, yaşlı cadılardı. Ancak bu Magi'ler, uzun bir mesafe boyunca onları uzun süredir takip ediyorlardı ve dev gölge kurtların hızına bile yetişmeyi başarmışlardı. Şüphesiz, bu insanlar iyi hazırlanmıştı. Bu bir tuzaktı... (Yazarın notu: Cadılar ve büyücüler aynıdır, ancak büyücüler okula gitmiştir, cadılar ise gitmemiştir... Anladınız mı?)