Bölüm 19 : Konuşma

Magnus konuşmaya başladığında, sesi salonu doldurdu ve orada bulunan herkesin içinde derin bir yankı uyandırdı. Sözleri, hem keder hem de kararlılıkla dolu bir sessizliği bozdu. “Büyük bir kayıp yaşadık,” dedi Magnus, sesi duygu dolu bir tonda. “Ariel Ravenstein, ailemizin önemli bir üyesi, bizden alındı.” Kalabalığın arasında bir onay dalgası yayıldı, her yüzünde keder belirgindi. Odadaki herkesin içinde öfke kaynıyordu, hep birlikte aynı duyguyu paylaşıyorlardı. Magnus onlara, Ravenstein ismine gösterilen saygısızlık ve kendi kırılganlıklarını hatırlattı. “Ama şunu bilin,” dedi Magnus, sesi sertleşerek. “Oturup bekleyemeyiz. Obsidian Tarikatı bize meydan okudu, gücümüzü ve ailemizi tehdit etti. Bunu öylece bırakmayacağız.” Sözleri havada asılı kaldı, eylem vaadinde bulunuyordu. Oda kararlılıkla doldu. Gücü ve iradesiyle tanınan Ravenstein ailesi savaşa hazırdı. Magnus odanın içinde dolaştı, bakışları sabitti. “Bizimle uğraşılmaz,” dedi, sesinde tarihlerinin ağırlığı hissediliyordu. Oda sessizleşti ve Magnus'un sözleri herkesi derinden etkiledi. “Ben, Magnus Ravenstein, Obsidian Tarikatı'na savaş açıyorum! Herkes ailemizin gücüne tanık olsun,” dedi sarsılmaz bir kararlılıkla. Ravensteinler kararlarının ağırlığını sindirirken gerginlik doruğa ulaştı. İntikam, ileriye giden tek yoldu. Toplantıdan sonra, aile dağıldığında havada kararlılık hissediliyordu. Avalon, Nathen, Lyanna ve Sirius ile birlikte, her adımında kararlılıkla yürüdü. Lyanna'nın sesi gerginliği bozdu ve önemli bir haber verdi. “Sentinel Muhafızlarından bir adamı sorguladık. Ariel'in görevini o düzenlemiş, Obsidian Tarikatı için casusluk yapıyormuş.” Avalon'un öfkesi kaynamaya başladı. “Ne dedi?” diye sordu. “Aklın arkasındaki adamın kim olduğunu söyledi, Ronad,” diye devam etti Lyanna. “Obsidian tarikatının 4. sektördeki lideri. Motifi kişisel, Ariel oğlunu öldürdü.” Avalon'un yumrukları sıkıldı. “Ronad,” diye tükürdü. “Bul onu. Ne pahasına olursa olsun. Herhangi bir ipucu varsa bana haber ver.” Lyanna kararlı bir şekilde başını salladı. “Tamam.” O ayrılırken Sirius öne çıktı. “Onu yakalayacağız Avalon. Bu işin peşini bırakmayacağız,” diyerek Avalon'un omzuna elini koydu ve onu sakinleştirdi. Avalon derin bir nefes aldı. “Evet. Bizi kızdırdıklarına pişirecekler.” “Ben malikanede kalacağım. Oğlun ne olacak?” diye sordu Sirius. “Malikanede,” diye cevapladı Avalon. “Tamam. Onu yakalayacağız,” diye onayladı Sirius, kararlılığı sarsılmadan ayrılırken. Avalon minnetle başını salladı. “Teşekkür ederim,” dedi içtenlikle Sirius ayrılırken, Avalon'u bir sonraki adımlarını tek başına düşünmeye bırakarak. Bu sırada, biraz şişman bir vücuda sahip Nathan, grubun yanında yürürken durumun ciddiyetini yansıtıyordu. Endişe yüzüne yansımıştı, “Bu pahalıya mal olacak,” diye mırıldanırken, zihni hesaplamalarla doluydu.